Sacred Texts  Bible  World Bible  Index  Previous  Next 

Turkish Bible: 1 Samuel

1:1 Efrayim dağlık bölgesindeki Ramatayim Kasabasında yaşayan, Efrayim oymağının Suf boyundan Yeroham oğlu Elihu oğlu Tohu oğlu Suf oğlu Elkana adında bir adam vardı.

1:2 Elkananın Hanna ve Peninna adında iki karısı vardı. Peninnanın çocukları olduğu halde, Hannanın çocuğu olmuyordu.

1:3 Elkana Her Şeye Egemen RABbe tapınıp kurban sunmak üzere her yıl kendi kentinden Şiloya giderdi. Elinin RABbin kâhinleri olan Hofni ve Pinehas adındaki iki oğlu da oradaydı.

1:4 Elkana kurban sunduğu gün karısı Peninnaya ve oğullarıyla kızlarına etten birer pay verirken,

1:5 Hannaya iki pay verirdi. Çünkü RAB Hannanın rahmini kapamasına karşın, Elkana onu severdi.

1:6 Ama RAB Hannanın rahmini kapadığından, kuması Peninna Hannayı öfkelendirmek için ona sürekli sataşırdı.

1:7 Bu yıllarca böyle sürdü. Hanna RABbin Tapınağına her gittiğinde kuması ona sataşırdı. Böylece Hanna ağlar, yemek yemezdi.

1:8 Kocası Elkana, ‹‹Hanna, neden ağlıyorsun, neden yemek yemiyorsun?›› derdi, ‹‹Neden bu kadar üzgünsün? Ben senin için on oğuldan daha iyi değil miyim?››

1:9 Bir gün onlar Şiloda yiyip içtikten sonra, Hanna kalktı. Kâhin Eli RABbin Tapınağının kapı sövesi yanındaki sandalyede oturuyordu.

1:10 Hanna, gönlü buruk, acı acı ağlayarak RABbe yakardı

1:11 ve şu adağı adadı: ‹‹Ey Her Şeye Egemen RAB, kulunun üzüntüsüne gerçekten bakıp beni anımsar, kulunu unutmayıp bana bir erkek çocuk verirsen, yaşamı boyunca onu sana adayacağım. Onun başına hiç ustura değmeyecek.›› kişinin belirtisiydi (bkz. Say.6:5).

1:12 Hanna RABbe yakarışını sürdürürken, Eli onun dudaklarını gözetliyordu.

1:13 Hanna içinden yakarıyor, yalnız dudakları kımıldıyor, sesi duyulmuyordu. Bu yüzden Eli, Hannayı sarhoş sanarak,

1:14 ‹‹Sarhoşluğunu ne zamana dek sürdüreceksin? Artık şarabı bırak›› dedi.

1:15 Hanna, ‹‹Ah, öyle değil efendim!›› diye yanıtladı, ‹‹Ben yüreği acılarla dolu bir kadınım. Ne şarap içtim, ne de başka bir içki. Sadece yüreğimi RABbe döküyordum.

1:16 Kulunu kötü bir kadın sanma. Yakarışımı şimdiye dek sürdürmemin nedeni çok kaygılı, üzüntülü olmamdır.››

1:17 Eli, ‹‹Öyleyse esenlikle git›› dedi, ‹‹İsrailin Tanrısı dileğini yerine getirsin.››

1:18 Hanna, ‹‹Senin gözünde lütuf bulayım›› deyip yoluna gitti. Sonra yemek yedi. Artık üzgün değildi.

1:19 Ertesi sabah erkenden kalkıp RABbe tapındılar. Ondan sonra Ramadaki evlerine döndüler. Elkana karısı Hannayla birleşti ve RAB Hannayı anımsadı.

1:20 Zamanı gelince Hanna gebe kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. ‹‹Onu RABden diledim›› diyerek adını Samuel koydu.

1:21 Elkana RABbe yıllık kurbanını ve adağını sunmak üzere ev halkıyla birlikte Şiloya gitti.

1:22 Ama Hanna gitmedi. Kocasına, ‹‹Çocuk sütten kesildikten sonra onu RABbin hizmetinde bulunmak üzere götüreceğim. Yaşamı boyunca orada kalacak›› dedi.

1:23 Kocası Elkana, ‹‹Nasıl istersen öyle yap›› diye karşılık verdi, ‹‹Çocuk sütten kesilinceye dek burada kal. RAB sözünü yerine getirsin.›› Böylece Hanna oğlu sütten kesilinceye dek evde kalıp onu emzirdi.

1:24 Küçük çocuk sütten kesildikten sonra Hanna üç yaşında bir boğa, bir efafç un ve bir tulum şarap alarak onu kendisiyle birlikte RABbin Şilodaki tapınağına götürdü.

1:25 Boğayı kestikten sonra çocuğu Eliye getirdiler.

1:26 Hanna, ‹‹Ey efendim, yaşamın hakkı için derim ki, burada yanında durup RABbe yakaran kadınım ben›› dedi,

1:27 ‹‹Bu çocuk için yakarmıştım; RAB dileğimi yerine getirdi.

1:28 Ben de onu RAB'be adıyorum. Yaşamı boyunca RAB'be adanmış kalacaktır.›› Sonra çocuk orada RAB'be tapındı. Masoretik metin ‹‹Üç boğa››.

2:1 Hanna şöyle dua etti: ‹‹Yüreğim RABde bulduğum sevinçle coşuyor;
Gücümü yükselten RABdir.
Düşmanlarımın karşısında övünüyor,
Kurtarışınla seviniyorum!

2:2 Kutsallıkta RABbin benzeri yok,
Evet, senin gibisi yok, ya RAB!
Tanrımız gibi dayanak yok.

2:3 Artık büyük konuşmayın,
Ağzınızdan küstahça sözler çıkmasın.
Çünkü RAB her şeyi bilen Tanrıdır;
Odur davranışları tartan.

2:4 Güçlülerin yayları kırılır;
Güçsüzlerse güçle donatılır.

2:5 Toklar yiyecek uğruna gündelikçi olur,
Açlar doyurulur.
Kısır kadın yedi çocuk doğururken,
Çok çocuklu kadın kimsesiz kalır.

2:6 RAB öldürür de diriltir de,
Ölüler diyarına indirir ve çıkarır.

2:7 O kimini yoksul, kimini varsıl kılar;
Kimini alçaltır, kimini yükseltir.

2:8 Düşkünü yerden kaldırır,
Yoksulu çöplükten çıkarır;
Soylularla oturtsun
Ve kendilerine onur tahtını miras olarak bağışlasın diye.
Çünkü yeryüzünün temelleri RABbindir,
O dünyayı onların üzerine kurmuştur.

2:9 RAB sadık kullarının adımlarını korur,
Ama kötüler karanlıkta susturulur.
Çünkü güçle zafere ulaşamaz insan.

2:10 RABbe karşı gelenler paramparça olacak,
RAB onlara karşı gökleri gürletecek,
Bütün dünyayı yargılayacak,
Kralını güçle donatacak,
Meshettiği kralın gücünü yükseltecek.››

2:11 Sonra Elkana Ramaya, evine döndü. Küçük Samuel ise Kâhin Elinin gözetiminde RABbin hizmetinde kaldı.

2:12 Elinin oğulları değersiz kişilerdi. RABbi ve kâhinlerin halkla ilgili kurallarını önemsemiyorlardı. Biri sunduğu kurbanın etini haşlarken, kâhinin hizmetkârı elinde üç dişli büyük bir çatalla gelir,

2:14 çatalı kap, tencere, tava ya da kazana daldırırdı. Çatalla çıkarılan her şey kâhin için ayırılırdı. Şiloya gelen İsraillilerin hepsine böyle davranırlardı.

2:15 Üstelik kurbanın yağları yakılmadan önce, kâhinin hizmetkârı gelip kurban sunan adama, ‹‹Kâhine kızartmalık et ver. Senden haşlanmış et değil, çiğ et alacak›› derdi.

2:16 Kurban sunan, ‹‹Önce hayvanın yağları yakılmalı, sonra dilediğin kadar al›› diyecek olsa, hizmetkâr, ‹‹Hayır, şimdi vereceksin, yoksa zorla alırım›› diye karşılık verirdi.

2:17 Gençlerin RABbe karşı işledikleri günah çok büyüktü; çünkü RABbe sunulan sunuları küçümsüyorlardı.

2:18 Bu arada genç Samuel, keten efod giymiş, RABbin önünde hizmet ediyordu.

2:19 Yıllık kurbanı sunmak için annesi her yıl kocasıyla birlikte oraya gider, diktiği cüppeyi oğluna getirirdi.

2:20 Kâhin Eli de, Elkana ile karısına iyi dilekte bulunarak, ‹‹Dilediği ve RABbe adadığı çocuğun yerine RAB sana bu kadından başka çocuklar versin›› derdi. Bundan sonra evlerine dönerlerdi.

2:21 RABbin lütfuna eren Hanna gebe kalıp üç erkek, iki kız daha doğurdu. Küçük Samuel ise RABbin hizmetinde büyüdü.

2:22 Eli artık çok yaşlanmıştı. Oğullarının İsraillilere bütün yaptıklarını, Buluşma Çadırının girişinde görevli kadınlarla düşüp kalktıklarını duymuştu.

2:23 Onlara, ‹‹Neden böyle şeyler yapıyorsunuz?›› dedi, ‹‹Yaptığınız kötülükleri herkesten işitiyorum.

2:24 Olmaz bu, oğullarım! RABbin halkı arasında yayıldığını duyduğum haber iyi değil.

2:25 İnsan insana karşı günah işlerse, Tanrı onun için aracılık yapar. Ama RABbe karşı günah işleyeni kim savunacak?›› Ne var ki, onlar babalarının sözünü dinlemediler. Çünkü RAB onları öldürmek istiyordu.

2:26 Bu arada giderek büyüyen genç Samuel RABbin de halkın da beğenisini kazanmaktaydı.

2:27 O sıralarda bir Tanrı adamı Eliye gelip şöyle dedi: ‹‹RAB diyor ki, ‹Atan ve soyu Mısırda firavunun halkına kölelik ederken kendimi onlara açıkça göstermedim mi?

2:28 Sunağıma çıkması, buhur yakıp önümde efod giymesi için bütün İsrail oymakları arasından yalnız atanı kendime kâhin seçtim. Üstelik İsraillilerin yakılan bütün sunularını da atanın soyuna verdim.

2:29 Öyleyse neden konutum için buyurduğum kurbanı ve sunuyu küçümsüyorsunuz? Halkım İsrailin sunduğu bütün sunuların en iyi kısımlarıyla kendinizi semirterek neden oğullarını benden daha çok sayıyorsun?›

2:30 ‹‹Bu nedenle İsrailin Tanrısı RAB şöyle diyor: ‹Gerçekten, ailen ve atanın soyu sonsuza dek bana hizmet edecekler demiştim.› Ama şimdi RAB şöyle buyuruyor: ‹Bu benden uzak olsun! Beni onurlandıranı ben de onurlandırırım. Ama beni saymayan küçük düşürülecek.

2:31 Soyundan hiç kimsenin yaşlanacak kadar yaşamaması için senin ve atanın soyunun gücünü kıracağım günler yaklaşıyor.

2:32 İsraile yapılacak bütün iyiliğe karşın, sen konutumda sıkıntı göreceksin. Artık soyundan hiç kimse yaşlanacak kadar yaşamayacak.

2:33 Sunağımdan bütün soyunu yok edeceğim, yalnız bir kişiyi esirgeyeceğim. Gözleri ağlamaktan kör olacak, yüreği yanacak. Ama soyundan gelenlerin hepsi kılıçla ölecekler.

2:34 İki oğlun Hofni ile Pinehasın başına gelecek olay senin için bir belirti olacak: İkisi de aynı gün ölecek.

2:35 İsteklerimi ve amaçlarımı yerine getirecek güvenilir bir kâhin çıkaracağım kendime. Onun soyunu sürdüreceğim; o da meshettiğim kişinin önünde sürekli hizmet edecek.

2:36 Ailenden sağ kalan herkes bir parça gümüş ve bir somun ekmek için gelip ona boyun eğecek ve, Ne olur, karın tokluğuna beni herhangi bir kâhinlik görevine ata! diye yalvaracak.› ›› edeceğim, yalnız bir kişiyi esirgeyeceğim. Gözleri ağlamaktan kör olacak, yüreği yanacak››, Masoretik metin ‹‹Gözlerini körleştirmek ve sana sıkıntı vermek için sunağımdan bütün soyunu yok etmeyeceğim, yalnız birini esirgeyeceğim››. olarak››.

3:1 Genç Samuel Elinin yönetimi altında RABbe hizmet ediyordu. O günlerde RABbin sözü seyrek geliyordu; görümler de azalmıştı.

3:2 Bir gece Eli yatağında uyuyordu. Gözleri öyle zayıflamıştı ki, güçlükle görebiliyordu.

3:3 Samuel ise RABbin Tapınağında, Tanrının Sandığının bulunduğu yerde uyuyordu. Tanrının kandili daha sönmemişti.

3:4 RAB Samuele seslendi. Samuel, ‹‹Buradayım›› diye karşılık verdi.

3:5 Ardından Eliye koşup, ‹‹Beni çağırdın, işte buradayım›› dedi. Ama Eli, ‹‹Ben çağırmadım, dön yat›› diye karşılık verdi. Samuel de dönüp yattı.

3:6 RAB yine, ‹‹Samuel!›› diye seslendi. Samuel kalkıp Eliye gitti ve, ‹‹İşte, buradayım, beni çağırdın›› dedi. Eli, ‹‹Çağırmadım, oğlum›› diye karşılık verdi, ‹‹Dön yat.››

3:7 Samuel RABbi daha tanımıyordu; RABbin sözü henüz ona açıklanmamıştı.

3:8 RAB yine üçüncü kez Samuele seslendi. Samuel kalkıp Eliye gitti. ‹‹İşte buradayım, beni çağırdın›› dedi. O zaman Eli genç Samuele RABbin seslendiğini anladı.

3:9 Bunun üzerine Samuele, ‹‹Git yat›› dedi, ‹‹Sana yine seslenirse, ‹Konuş, ya RAB, kulun dinliyor› dersin.›› Samuel gidip yerine yattı.

3:10 RAB gelip orada durdu ve önceki gibi, ‹‹Samuel, Samuel!›› diye seslendi. Samuel, ‹‹Konuş, kulun dinliyor›› diye yanıtladı.

3:11 RAB Samuele şöyle dedi: ‹‹Ben İsrailde her duyanı şaşkına çevirecek bir şey yapmak üzereyim.

3:12 O gün Elinin ailesine karşı söylediğim her şeyi baştan sona dek yerine getireceğim.

3:13 Çünkü farkında olduğu günahtan ötürü ailesini sonsuza dek yargılayacağımı Eliye bildirdim. Oğulları Tanrıya saygısızlık ettiler. Eli de onlara engel olmadı.

3:14 Bu nedenle, ‹Elinin ailesinin günahı hiçbir zaman kurban ya da sunuyla bile bağışlanmayacaktır› diyerek Elinin ailesi hakkında ant içtim.›› ‹‹Tanrıya saygısızlık ettiler››, Masoretik metin ‹‹Başlarına lanet getirdiler››.

3:15 Samuel sabaha kadar yattı, sonra RABbin Tapınağının kapılarını açtı. Gördüğü görümü Eliye söylemekten çekiniyordu.

3:16 Ama Eli ona, ‹‹Oğlum Samuel!›› diye seslendi. Samuel, ‹‹İşte buradayım›› diye yanıtladı.

3:17 Eli, ‹‹RAB sana neler söyledi?›› diye sordu, ‹‹Lütfen benden gizleme. Sana söylediklerinden birini bile benden gizlersen, Tanrı sana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!››

3:18 Bunun üzerine Samuel hiçbir şey gizlemeden ona her şeyi anlattı. Eli de, ‹‹O RABdir, gözünde iyi olanı yapsın›› dedi.

3:19 Samuel büyürken RAB onunla birlikteydi. RAB ona verdiği sözlerin hiçbirinin boşa çıkmasına izin vermedi.

3:20 Samuelin RABbin bir peygamberi olarak onaylandığını Dandan Beer-Şevaya kadar bütün İsrail anladı.

3:21 RAB Şilo'da görünmeyi sürdürdü. Orada sözü aracılığıyla kendisini Samuel'e tanıttı.

4:1 Samuelin sözü bütün İsrailde yayıldı. yayıldı››, Septuaginta ‹‹O günlerde Filistliler İsraillilerle savaşmak üzere toplandılar››. İsrailliler Filistlilerle savaşmak üzere yola çıktılar. İsrailliler Even-Ezerde, Filistliler de Afekte ordugah kurdu.

4:2 Filistliler İsraile karşı savaş düzenine girdiler. Savaş her yere yayılınca, Filistliler İsraillileri bozguna uğrattı. Savaş alanında dört bine yakın İsrailliyi öldürdüler.

4:3 Askerler ordugaha dönünce, İsrailin ileri gelenleri, ‹‹Neden bugün RAB bizi Filistlilerin önünde bozguna uğrattı?›› diye sordular, ‹‹RABbin Antlaşma Sandığını Şilodan buraya getirelim ki, aramıza geldiğinde bizi düşmanlarımızın elinden kurtarsın.››

4:4 Halk Şiloya adamlar gönderdi. Keruvlar arasında taht kurmuş, Her Şeye Egemen RABbin Antlaşma Sandığını oradan getirdiler. Elinin iki oğlu, Hofni ile Pinehas da Tanrının Antlaşma Sandığının yanındaydılar.

4:5 RABbin Antlaşma Sandığı ordugaha varınca, bütün İsrailliler öyle yüksek sesle bağırdılar ki, yer yerinden oynadı.

4:6 Filistliler bağrışmaları duyunca, ‹‹İbranilerin ordugahındaki bu yüksek bağrışmaların anlamı ne?›› diye sordular. RABbin Sandığının ordugaha getirildiğini öğrenince,

4:7 korkarak, ‹‹Tanrılar ordugaha gelmiş›› dediler, ‹‹Vay başımıza! Daha önce buna benzer bir olay olmamıştı.

4:8 Vay başımıza! Bu güçlü tanrıların elinden bizi kim kurtarabilir? Çölde Mısırlıları her tür belaya çarptıran tanrılar bunlar.

4:9 Güçlü olun, ey Filistliler! Yiğitçe davranın! Yoksa, İbraniler size nasıl boyun eğdiyse, siz de onlara öyle boyun eğeceksiniz. Bu yüzden yiğitçe davranın ve savaşın!››

4:10 Böylece Filistliler savaşıp İsraillileri bozguna uğrattılar. İsraillilerin hepsi evlerine kaçtı. Yenilgi öyle büyüktü ki, İsrailliler otuz bin yaya asker yitirdi,

4:11 Tanrının Sandığı alındı, Elinin iki oğlu, Hofni ile Pinehas öldü.

4:12 Benyaminli bir adam savaş alanından koşarak aynı gün Şiloya ulaştı. Giysileri yırtılmış, başı toz toprak içindeydi.

4:13 Adam Şiloya vardığında, Tanrının Sandığı için yüreği titreyen Eli, yol kenarında bir sandalyeye oturmuş, kaygıyla bekliyordu. Adam kente girip olup bitenleri anlatınca, kenttekilerin tümü haykırdı.

4:14 Eli haykırışları duyunca, ‹‹Bu gürültünün anlamı ne?›› diye sordu. Adam olanları Eliye bildirmek için hemen onun yanına geldi.

4:15 O sırada Eli doksan sekiz yaşındaydı. Gözleri zayıflamış, göremiyordu.

4:16 Adam Eliye, ‹‹Ben savaş alanından geliyorum›› dedi, ‹‹Savaş alanından bugün kaçtım.›› Eli, ‹‹Ne oldu, oğlum?›› diye sordu.

4:17 Haber getiren adam şöyle yanıtladı: ‹‹İsrailliler Filistlilerin önünden kaçtı. Askerler büyük bir yenilgiye uğradı. İki oğlun, Hofniyle Pinehas öldü. Tanrının Sandığı da ele geçirildi.››

4:18 Adam Tanrının Sandığından söz edince, Eli sandalyeden geriye, kapının yanına düştü. Yaşlı ve şişman olduğundan boynu kırılıp öldü. İsrail halkını kırk yıl süreyle yönetmişti.

4:19 Elinin gelini -Pinehasın karısı- gebeydi, doğurmak üzereydi. Tanrının Sandığının ele geçirildiğini, kayınbabasıyla kocasının öldüğünü duyunca birden sancıları tuttu, yere çömelip doğurdu.

4:20 Ölmek üzereyken ona yardım eden kadınlar, ‹‹Korkma, bir oğlun oldu›› dediler. Ama o aldırmadı, karşılık da vermedi.

4:21 Tanrının Sandığı ele geçirilmiş, kayınbabasıyla kocası ölmüştü. Bu yüzden, ‹‹Yücelik İsrailden ayrıldı!›› diyerek çocuğa İkavotfı adını verdi.

4:22 ‹‹Yücelik İsrail'den ayrıldı!›› dedi, ‹‹Çünkü Tanrı'nın Sandığı ele geçirildi.››

5:1 Filistliler, Tanrının Sandığını ele geçirdikten sonra, onu Even-Ezerden Aşdota götürdüler.

5:2 Tanrının Sandığını Dagon Tapınağına taşıyıp Dagon heykelinin yanına yerleştirdiler.

5:3 Ertesi gün erkenden kalkan Aşdotlular, Dagonu RABbin Sandığının önünde yüzüstü yere düşmüş buldular. Dagonu alıp yerine koydular.

5:4 Ama ertesi sabah erkenden kalktıklarında, Dagonu yine RABbin Sandığının önünde yüzüstü yere düşmüş buldular. Bu kez Dagonun başıyla iki eli kırılmış, eşiğin üzerinde duruyordu; yalnızca gövdesi kalmıştı.

5:5 Dagon kâhinleri de, Aşdottaki Dagon Tapınağına bütün gelenler de bu yüzden bugün de tapınağın eşiğine basmıyorlar.

5:6 RAB Aşdotluları ve çevrelerindeki halkı ağır biçimde cezalandırdı; onları urlarla cezalandırıp sıkıntıya soktu. Ülkelerinde fareler göründü. Kentin her yanına ölüm saçmaya başladı.››

5:7 Aşdotlular olup bitenleri görünce, ‹‹İsrail Tanrısının Sandığı yanımızda kalmamalı; çünkü O bizi de, ilahımız Dagonu da ağır bir biçimde cezalandırıyor›› dediler.

5:8 Bunun üzerine ulaklar gönderip bütün Filist beylerini çağırttılar ve, ‹‹İsrail Tanrısının Sandığını ne yapalım?›› diye sordular. Filist beyleri, ‹‹İsrail Tanrısının Sandığı Gata götürülsün›› dediler. Böylece İsrail Tanrısının Sandığını Gata götürdüler.

5:9 Ama sandık oraya götürüldükten sonra, RAB o kenti de cezalandırdı. Kenti çok büyük bir korku sardı. RAB kent halkını, büyük küçük herkesi urlarla cezalandırdı.

5:10 Bu yüzden Tanrının Sandığını Ekrona gönderdiler. Tanrının Sandığı kente girer girmez Ekronlular, ‹‹Bizi ve halkımızı yok etmek için İsrail Tanrısının Sandığını bize getirdiler!›› diye bağırdılar.

5:11 Bütün Filist beylerini toplayarak, ‹‹İsrail Tanrısının Sandığını buradan uzaklaştırın›› dediler, ‹‹Sandık yerine geri gönderilsin; öyle ki, bizi de halkımızı da yok etmesin.›› Çünkü kentin her yanını ölüm korkusu sarmıştı. Tanrının onlara verdiği ceza çok ağırdı.

5:12 Sağ kalanlarda urlar çıktı. Kent halkının haykırışı göklere yükseldi.

6:1 RABbin Sandığı Filist ülkesinde yedi ay kaldıktan sonra,

6:2 Filistliler kâhinlerle falcıları çağırtıp, ‹‹RABbin Sandığını ne yapalım? Onu nasıl yerine göndereceğimizi bize bildirin›› dediler.

6:3 Kâhinlerle falcılar, ‹‹İsrail Tanrısının Sandığını geri gönderecekseniz, boş göndermeyin›› diye yanıtladılar, ‹‹Ona bir suç sunusu sunmalısınız. O zaman iyileşecek ve Onun sizi neden sürekli cezalandırdığını anlayacaksınız.››

6:4 Filistliler, ‹‹Ona suç sunusu olarak ne göndermeliyiz?›› diye sordular. Kâhinlerle falcılar, ‹‹Suç sununuz Filist beylerinin sayısına göre beş altın ur ve beş altın fare olsun›› diye yanıtladılar, ‹‹Çünkü aynı bela hepinizin de, beylerinizin de üzerindedir.

6:5 Onun için, urların ve ülkeyi yıkan farelerin benzerlerini yapın. Böylelikle İsrailin Tanrısını onurlandırın. Belki sizin, ilahlarınızın ve ülkenizin üzerindeki cezayı hafifletir.

6:6 Neden Mısırlıların ve firavunun yaptığı gibi inat ediyorsunuz? Tanrı Mısırlıları alaya aldıktan sonra, İsrail halkının Mısırdan çıkması için onları serbest bırakmadılar mı?

6:7 ‹‹Şimdi yeni bir arabayla boyunduruk vurulmamış, süt veren iki inek hazırlayın. İnekleri arabaya koşun; buzağılarını artlarından ayırıp ahıra götürün.

6:8 RABbin Sandığını alıp arabaya koyun; suç sunusu olarak Ona göndereceğiniz altın eşyaları da bir kutuya koyup yanına yerleştirin. Sonra bırakın arabayı yoluna gitsin.

6:9 Ama ardından gözetleyin. Eğer kendi ülkesine, Beytşemeşe giden yoldan ilerlerse, demek ki, üzerimize bu büyük yıkımı getiren Odur. Yoksa bu yıkımın Ondan gelmediğini, bize bir rastlantı olduğunu anlayacağız.››

6:10 Adamlar denileni yaptılar. Süt veren iki inek getirip arabaya koştular, buzağılarını da ahıra kapadılar.

6:11 İçinde farelerle urların altın benzerlerinin bulunduğu kutuyu RABbin Sandığıyla birlikte arabaya koydular.

6:12 İnekler dosdoğru Beytşemeş yolundan gittiler. Sağa sola sapmadan, böğüre böğüre ana yoldan ilerlediler. Filist beyleri onları Beytşemeş sınırına dek izledi.

6:13 O sırada Beytşemeşliler vadide buğday biçiyorlardı. Gözlerini kaldırıp sandığı görünce sevindiler.

6:14 Beytşemeşli Yeşunun tarlasına giren araba oradaki büyük bir taşın yanında durdu. Beytşemeşliler arabanın odununu yardılar, inekleri de RABbe yakmalık sunu olarak sundular.

6:15 Levililer RABbin Sandığını ve içinde altın eşyaların bulunduğu yanındaki kutuyu indirip büyük taşın üzerine koymuşlardı. O gün Beytşemeşliler RABbe yakmalık sunular sunup kurbanlar kestiler.

6:16 Filistlilerin beş beyi olup bitenleri gördükten sonra aynı gün Ekrona döndüler.

6:17 Filistliler Aşdot, Gazze, Aşkelon, Gat ve Ekron kentleri için RABbe suç sunusu olarak ur biçiminde birer altın gönderdiler.

6:18 Altın farelerse, surlu kentlerle çevre köyler dahil beş Filistli beye ait kentlerin sayısı kadardı. Beytşemeşli Yeşunun tarlasında RABbin Antlaşma Sandığının üzerine konduğu büyük taş tanık olarak bugün de duruyor.

6:19 RABbin Antlaşma Sandığının içine baktıkları için, RAB Beytşemeşlilerden bazılarını cezalandırıp yetmiş kişiyi yok etti. Halk RABbin başlarına getirdiği bu büyük yıkımdan dolayı yas tuttu.

6:20 Beytşemeşliler, ‹‹Bu kutsal Tanrının, RABbin önünde kim durabilir? Bizden sonra kime gidecek?›› diyorlardı.

6:21 Sonunda Kiryat-Yearim'de oturanlara ulaklar göndererek, ‹‹Filistliler RAB'bin Sandığı'nı geri getirdiler; gelin, onu alıp götürün›› dediler. elyazmaları ‹‹Yetmiş kişi, elli bin kişi››.

7:1 Bunun üzerine Kiryat-Yearim halkı varıp RABbin Sandığını aldı. Onu Avinadavın tepedeki evine götürdüler. RABbin Antlaşma Sandığına bakması için Avinadav oğlu Elazarı görevlendirdiler.

7:2 Sandık uzun bir süre, yirmi yıl boyunca Kiryat-Yearimde kaldı. Bu arada bütün İsrail halkı RABbin özlemini çekti.

7:3 Samuel İsrail halkına şöyle dedi: ‹‹Eğer bütün yüreğinizle RABbe dönmeye istekliyseniz, yabancı ilahları ve Aştoretin putlarını aranızdan kaldırın. Kendinizi RABbe adayıp yalnız Ona kulluk edin. RAB de sizi Filistlilerin elinden kurtaracaktır.››

7:4 Bunun üzerine İsrailliler Baalın ve Aştoretin putlarını atıp yalnızca RABbe kulluk etmeye başladılar.

7:5 O zaman Samuel, ‹‹Bütün İsrail halkını Mispada toplayın, ben de sizin için RABbe yakaracağım›› dedi.

7:6 Mispada toplanan İsrailliler kuyudan su çekip RABbin önüne döktüler. O gün oruç tuttular ve, ‹‹RABbe karşı günah işledik›› dediler. Samuel Mispada İsrail halkına önderlik etti.

7:7 Filistliler İsrail halkının Mispada toplandığını duydular. Filist beyleri İsraillilere karşı savaşmaya çıktılar. İsrailliler bunu duyunca Filistlilerden korktular.

7:8 Samuele, ‹‹Bizi Filistlilerin elinden kurtarması için Tanrımız RABbe yakarmayı bırakma›› dediler.

7:9 Bunun üzerine Samuel bir süt kuzusu alıp RABbe tümüyle yakmalık sunu olarak sundu ve İsrailliler adına RABbe yakardı. RAB de ona karşılık verdi.

7:10 Samuel yakmalık sunuyu sunarken, Filistliler, İsraillilere saldırmak üzere yaklaşmışlardı. Ama RAB o an korkunç bir sesle gürleyerek Filistlileri öyle şaşkına çevirdi ki, İsraillilerin önünde bozguna uğradılar.

7:11 Mispadan çıkan İsrailliler Filistlileri Beytkarın altına kadar kovalayıp öldürdüler.

7:12 Samuel bir taş alıp Mispa ile Şen arasına dikti. ‹‹RAB buraya kadar bize yardım etmiştir›› diyerek taşa Even-Ezer adını verdi.

7:13 Yenilgiye uğrayan Filistliler bir daha İsrail topraklarına saldırmadılar. Samuel yaşadığı sürece RAB Filistlilerin saldırmasını engelledi.

7:14 Ekrondan Gata kadar Filistlilerin ele geçirdiği kentler İsraile geri verildi. Bunun yanısıra İsrailin sınır toprakları da Filistlilerin elinden kurtarıldı. İsraillilerle Amorlular arasında ise barış vardı.

7:15 Samuel yaşadığı sürece İsraile önderlik yaptı.

7:16 Her yıl gidip Beyteli, Gilgalı, Mispayı dolaşır, bu kentlerden İsraili yönetirdi.

7:17 Sonra Rama'daki evine döner, İsrail'i oradan yönetirdi. Orada RAB'be bir sunak yaptı.

8:1 Samuel yaşlanınca oğullarını İsraile önder atadı.

8:2 Beer-Şevada görev yapan ilk oğlunun adı Yoel, ikinci oğlunun adıysa Aviyaydı.

8:3 Ama oğulları onun yolunda yürümediler. Tersine, haksız kazanca yönelip rüşvet alır, yargıda yan tutarlardı.

8:4 Bu yüzden İsrailin bütün ileri gelenleri toplanıp Ramaya, Samuelin yanına vardılar.

8:5 Ona, ‹‹Bak, sen yaşlandın›› dediler, ‹‹Oğulların da senin yolunda yürümüyor. Şimdi, öteki uluslarda olduğu gibi, bizi yönetecek bir kral ata.››

8:6 Ne var ki, ‹‹Bizi yönetecek bir kral ata›› demeleri Samuelin hoşuna gitmedi. Samuel RABbe yakardı.

8:7 RAB, Samuele şu karşılığı verdi: ‹‹Halkın sana bütün söylediklerini dinle. Çünkü reddettikleri sen değilsin; kralları olarak beni reddettiler.

8:8 Onları Mısırdan çıkardığım günden bu yana bütün yaptıklarının aynısını sana da yapıyorlar. Beni bırakıp başka ilahlara kulluk ettiler.

8:9 Şimdi onları dinle. Ancak onları açıkça uyar ve kendilerine krallık yapacak kişinin onları nasıl yöneteceğini söyle.››

8:10 Samuel kendisinden kral isteyen halka RABbin bütün söylediklerini bildirdi:

8:11 ‹‹Size krallık yapacak kişinin yönetimi şöyle olacak: Oğullarınızı alıp savaş arabalarında ve atlı birliklerinde görevlendirecek. Onun savaş arabalarının önünde koşacaklar.

8:12 Bazılarını biner, bazılarını ellişer kişilik birliklere komutan atayacak. Kimisini toprağını sürüp ekinini biçmek, kimisini de silahların ve savaş arabalarının donatımını yapmak için görevlendirecek.

8:13 Kızlarınızı ıtriyatçı, aşçı, fırıncı olmak üzere alacak.

8:14 Seçkin tarlalarınızı, bağlarınızı, zeytinliklerinizi alıp hizmetkârlarına verecek.

8:15 Tahıllarınızın, üzümlerinizin ondalığını alıp saray görevlileriyle öbür hizmetkârlarına dağıtacak.

8:16 Kadın erkek kölelerinizi, seçkin boğalarınızı, eşeklerinizi alıp kendi işinde çalıştıracak.

8:17 Sürülerinizin de ondalığını alacak. Sizler ise onun köleleri olacaksınız.

8:18 Bunlar gerçekleştiğinde, seçtiğiniz kral yüzünden feryat edeceksiniz. Ama RAB o gün size karşılık vermeyecek.›› ‹‹Gençlerinizi››.

8:19 Ne var ki, halk Samuelin sözünü dinlemek istemedi. ‹‹Hayır, bizi yönetecek bir kral olsun›› dediler,

8:20 ‹‹Böylece biz de bütün uluslar gibi olacağız. Kralımız bizi yönetecek, önümüzden gidip savaşlarımızı sürdürecek.››

8:21 Halkın bütün söylediklerini dinleyen Samuel, bunları RABbe aktardı.

8:22 RAB Samuel'e, ‹‹Onların sözünü dinle ve başlarına bir kral ata›› diye buyurdu. Bunun üzerine Samuel İsrailliler'e, ‹‹Herkes kendi kentine dönsün›› dedi.

9:1 Benyamin oymağından Afiyah oğlu Bekorat oğlu Seror oğlu Aviel oğlu Kiş adında bir adam vardı. Benyaminli Kiş sözü geçen biriydi.

9:2 Saul adında genç, yakışıklı bir oğlu vardı. İsrail halkı arasında ondan daha yakışıklısı yoktu. Boyu herkesten bir baş daha uzundu.

9:3 Bir gün Saulun babası Kişin eşekleri kayboldu. Kiş, oğlu Saula, ‹‹Hizmetkârlardan birini yanına al da git, eşekleri ara›› dedi.

9:4 Saul Efrayim dağlık bölgesinden geçip Şalişa topraklarını dolaştı. Ama eşekleri bulamadılar. Şaalim bölgesine geçtiler. Eşekler orada da yoktu. Sonra Benyamin bölgesinden geçtilerse de, hayvanları bulamadılar.

9:5 Suf bölgesine varınca, Saul yanındaki hizmetkârına, ‹‹Haydi dönelim! Yoksa babam eşekleri düşünmekten vazgeçip bizim için kaygılanmaya başlar›› dedi.

9:6 Hizmetkâr, ‹‹Bak, bu kentte saygın bir Tanrı adamı vardır›› diye karşılık verdi, ‹‹Bütün söyledikleri bir bir yerine geliyor. Şimdi ona gidelim. Belki gideceğimiz yolu o bize gösterir.››

9:7 Saul, ‹‹Gidersek, adama ne götüreceğiz?›› dedi, ‹‹Torbalarımızdaki ekmek tükendi. Tanrı adamına götürecek bir armağanımız yok. Neyimiz kaldı ki?››

9:8 Hizmetkâr, ‹‹Bak, bende çeyrek şekel gümüş var›› diye karşılık verdi, ‹‹Gideceğimiz yolu bize göstermesi için bunu Tanrı adamına vereceğim.››

9:9 -Eskiden İsrailde biri Tanrıya bir şey sormak istediğinde, ‹‹Haydi, biliciye gidelim›› derdi. Çünkü bugün peygamber denilene o zaman bilici denirdi.-

9:10 Saul hizmetkârına, ‹‹İyi, haydi gidelim›› dedi. Böylece Tanrı adamının yaşadığı kente gittiler.

9:11 Yokuştan kente doğru çıkarlarken, kuyudan su çekmeye giden kızlarla karşılaştılar. Onlara, ‹‹Bilici burada mı?›› diye sordular.

9:12 Kızlar, ‹‹Evet, ilerde›› diye karşılık verdiler, ‹‹Şimdi çabuk davranın. Kentimize bugün geldi. Çünkü halk bugün tapınma yerinde bir kurban sunacak.

9:13 Kente girer girmez, yemek için tapınma yerine çıkmadan önce onu bulacaksınız. Kurbanı o kutsayacağı için, kendisi gelmeden halk yemek yemez. Çağrılı olanlar o geldikten sonra yemeye başlar. Şimdi gidin, onu hemen bulursunuz.››

9:14 Saulla hizmetkârı kente gittiler. Kente girdiklerinde, tapınma yerine çıkmaya hazırlanan Samuel onlara doğru ilerliyordu.

9:15 Saul gelmeden bir gün önce RAB Samuele şunu açıklamıştı:

9:16 ‹‹Yarın bu saatlerde sana Benyamin bölgesinden birini göndereceğim. Onu halkım İsrailin önderi olarak meshedeceksin. Halkımı Filistlilerin elinden o kurtaracak. Halkımın durumuna baktım; çünkü haykırışları bana ulaştı.››

9:17 Samuel Saulu görünce, RAB, ‹‹İşte sana sözünü ettiğim adam!›› dedi, ‹‹Halkıma o önderlik edecek.››

9:18 Saul kent kapısında duran Samuele yaklaştı. ‹‹Bilicinin evi nerede, lütfen söyler misin?›› dedi.

9:19 Samuel, ‹‹Bilici benim›› diye yanıtladı, ‹‹Önümden tapınma yerine çıkın. Bugün benimle birlikte yemek yiyeceksiniz. Yarın sabah düşündüğün her şeyi sana bildirip seni geri gönderirim.

9:20 Üç gün önce kaybolan eşeklerin için kaygılanma. Onlar bulundu. İsrailin özlemi kime yönelik? Sana ve babanın ailesine değil mi?››

9:21 Saul şu karşılığı verdi: ‹‹Ben İsrail oymaklarının en küçüğü olan Benyamin oymağından değil miyim? Ait olduğum boy da Benyamin oymağına bağlı bütün boyların en küçüğü değil mi? Bana neden böyle şeyler söylüyorsun?››

9:22 Samuel Saul ile hizmetkârını alıp yemek odasına götürdü; yaklaşık otuz çağrılı arasında ilk sırayı onlara verdi.

9:23 Sonra aşçıya, ‹‹Sana verdiğim ve bir kenara ayırmanı söylediğim payı getir›› dedi.

9:24 Aşçı budu getirip Saulun önüne koydu. Samuel, ‹‹İşte senin için ayrılan parça, buyur ye!›› dedi, ‹‹Çünkü bunu belirtilen gün çağırdığım halkla birlikte yemen için sakladım.›› O gün Saul Samuelle yemek yedi.

9:25 Tapınma yerinden kente indikten sonra Samuel evinin damında Saulla konuştu.

9:26 Sabah erkenden, şafak sökerken kalktılar. Samuel, damdan Saulu çağırıp, ‹‹Hazırlan, seni göndereceğim›› dedi. Saul kalktı. Samuelle birlikte dışarı çıktılar.

9:27 Kentin sınırına yaklaşırken Samuel Saul'a, ‹‹Hizmetkâra önümüzden gitmesini söyle›› dedi. Hizmetkâr öne geçince, Samuel, ‹‹Ama sen dur›› diye ekledi, ‹‹Sana Tanrı'nın sözünü bildireceğim.›› konuştu››, Septuaginta ‹‹Saul için damda bir döşek serildi, o da orada yattı.››

10:1 Sonra Samuel yağ kabını alıp yağı Saulun başına döktü. Onu öpüp şöyle dedi: ‹‹RAB seni kendi halkına önder olarak meshetti.

10:2 Bugün benden ayrıldıktan sonra Benyamin sınırında, Selsahtaki Rahelin mezarı yanında iki kişiyle karşılaşacaksın. Sana, ‹Aramaya çıktığın eşekler bulundu› diyecekler, ‹Baban eşekleri düşünmekten vazgeçti, oğlum için ne yapsam diye sizin için kaygılanmaya başladı.›

10:3 Oradan daha ilerleyip Tavordaki meşe ağacına varacaksın. Orada biri üç oğlak, biri üç somun ekmek, öbürü de bir tulum şarapla Tanrının huzuruna, Beytele çıkan üç adamla karşılaşacaksın.

10:4 Seni selamlayıp iki somun ekmek verecekler. Sen de kabul edeceksin.

10:5 Sonra Filist ordugahının bulunduğu Givat-Elohime varacaksın. Kente girince, önlerinde çenk, tef, kaval ve lir çalanlarla birlikte peygamberlik ederek tapınma yerinden inen bir peygamber topluluğuyla karşılaşacaksın.

10:6 RABbin Ruhu senin üzerine güçlü bir biçimde inecek. Onlarla birlikte peygamberlikte bulunacak ve başka bir kişiliğe bürüneceksin.

10:7 Bu belirtiler gerçekleştiğinde, duruma göre gerekeni yap. Çünkü Tanrı seninledir.

10:8 Şimdi benden önce Gilgala git. Yakmalık sunuları sunmak ve esenlik kurbanlarını kesmek için ben de yanına geleceğim. Ancak, ben yanına gelip ne yapacağını bildirene dek yedi gün beklemen gerekecek.››

10:9 Saul, Samuelin yanından ayrılmak üzere ona sırtını döner dönmez, Tanrı ona başka bir kişilik verdi. O gün bütün bu belirtiler gerçekleşti.

10:10 Givaya varınca, Saulu bir peygamber topluluğu karşıladı. Tanrının Ruhu güçlü bir biçimde üzerine indi ve Saul onlarla birlikte peygamberlikte bulunmaya başladı.

10:11 Onu önceden tanıyanların hepsi, peygamberlerle birlikte peygamberlikte bulunduğunu görünce, birbirlerine, ‹‹Ne oldu Kiş oğluna? Saul da mı peygamber oldu?›› diye sordular.

10:12 Orada oturanlardan biri, ‹‹Ya onların babası kim?›› dedi. İşte, ‹‹Saul da mı peygamber oldu?›› sözü buradan gelir.

10:13 Saul peygamberlikte bulunduktan sonra tapınma yerine çıktı.

10:14 Amcası, Saul ile hizmetkârına, ‹‹Nerede kaldınız?›› diye sordu. Saul, ‹‹Eşekleri arıyorduk›› diye karşılık verdi, ‹‹Onları bulamayınca, Samuele gittik.››

10:15 Amcası, ‹‹Samuel sana neler söyledi, lütfen bana da anlat›› dedi.

10:16 Saul, ‹‹Eşeklerin bulunduğunu bize açıkça bildirdi›› diye yanıtladı. Ama Samuelin krallıkla ilgili sözlerini amcasına açıklamadı.

10:17 Sonra Samuel, İsrail halkını Mispada RAB için bir araya getirip şöyle dedi: ‹‹İsrailin Tanrısı RAB diyor ki, ‹Ben İsraillileri Mısırdan çıkardım. Mısırlıların ve size baskı yapan bütün krallıkların elinden sizi kurtardım.›

10:19 Ama siz bugün bütün zorluk ve sıkıntılarınızdan sizi kurtaran Tanrınıza sırt çevirdiniz ve, ‹Hayır, bize bir kral ata› dediniz. Şimdi RABbin önünde oymak oymak, boy boy dizilin.››

10:20 Samuel bütün İsrail oymaklarını bir bir öne çıkardı. Bunlardan Benyamin oymağı kurayla seçildi.

10:21 Sonra Benyamin oymağını boy boy öne çağırdı. Matrinin boyu seçildi. En sonunda da Matri boyundan Kiş oğlu Saul seçildi. Onu aradılarsa da bulamadılar.

10:22 Yine RABbe, ‹‹O daha buraya gelmedi mi?›› diye sordular. RAB de, ‹‹O burada, eşyaların arasında saklanıyor›› dedi.

10:23 Bunun üzerine koşup Saulu oradan getirdiler. Saul halkın arasına geldi. Boyu hepsinden bir baş uzundu.

10:24 Samuel halka, ‹‹RABbin seçtiği adamı görüyor musunuz?›› dedi, ‹‹Bütün halkın arasında bir benzeri yok.›› Bunun üzerine halk, ‹‹Yaşasın kral!›› diye bağırdı.

10:25 Samuel krallığın ilkelerini halka açıkladı. Bunları kitap haline getirip RABbin önüne koydu. Sonra herkesi evine gönderdi.

10:26 Saul da Givaya, kendi evine döndü. Tanrının isteklendirdiği yiğitler ona eşlik ettiler.

10:27 Ama bazı kötü kişiler, ‹‹O bizi nasıl kurtarabilir?›› diyerek Saul'u küçümsediler ve ona armağan vermediler. Saul ise buna aldırmadı.

11:1 Ammon Kralı Nahaş Yaveş-Gilat üzerine yürüyüp kenti kuşattı. Bütün Yaveşliler, Nahaşa, ‹‹Bizimle bir antlaşma yap, sana kulluk ederiz›› dediler.

11:2 Ama Ammonlu Nahaş, ‹‹Ancak bir koşulla sizinle antlaşma yaparım›› diye karşılık verdi, ‹‹Bütün İsrail halkını küçük düşürmek için her birinizin sağ gözünü oyup çıkaracağım.››

11:3 Yaveş Kentinin ileri gelenleri ona, ‹‹İsrailin her bölgesine ulaklar göndermemiz için bize yedi günlük bir süre tanı›› dediler, ‹‹Eğer bizi kurtaracak kimse çıkmazsa o zaman sana teslim oluruz.››

11:4 Ulaklar Saulun yaşadığı Giva Kentine gelip olanları halka bildirince, herkes hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

11:5 Tam o sırada Saul, öküzlerinin ardında, tarladan dönüyordu. ‹‹Halka ne oldu? Neden böyle ağlıyorlar?›› diye sordu. Yaveşlilerin söylediklerini ona anlattılar.

11:6 Saul bu sözleri duyunca, Tanrının Ruhu güçlü bir biçimde onun üzerine indi. Saul çok öfkelendi.

11:7 Bir çift öküz alıp parçaladı. Ulaklar aracılığıyla İsrailin her bölgesine bu parçaları gönderip şöyle dedi: ‹‹Saul ile Samuelin ardınca gelmeyen herkesin öküzlerine de aynı şey yapılacaktır.›› Halk RAB korkusuyla sarsıldı ve tek beden halinde yola çıktı.

11:8 Saul onları Bezekte topladı. İsrail halkı üç yüz bin, Yahudalılar ise otuz bin kişiydi.

11:9 Oraya gelen Yaveşli ulaklara şöyle dediler: ‹‹Yaveş-Gilat halkına, ‹Yarın öğleye doğru kurtarılacaksınız› deyin.›› Ulaklar gidip bu haberi iletince Yaveşliler sevindi.

11:10 Ammonlulara, ‹‹Yarın size teslim olacağız›› dediler, ‹‹Bize ne dilerseniz yapın.››

11:11 Ertesi gün Saul adamlarını üç bölüğe ayırdı. Adamlar sabah nöbetinde Ammonluların ordugahına girdi. Kırım günün en sıcak zamanına dek sürdü. Sağ kalanlar dağıldı; iki kişi bile bir arada kalmadı.

11:12 Bundan sonra halk Samuele, ‹‹ ‹Saul mu bize krallık yapacak?› diyenler kimdi? Getirin onları, öldürelim›› dedi.

11:13 Ama Saul, ‹‹Bugün hiç kimse öldürülmeyecek›› diye yanıtladı, ‹‹Çünkü RAB bugün İsrail halkına kurtuluş verdi.››

11:14 Samuel halka, ‹‹Haydi, Gilgala gidip orada krallığı yeniden onaylayalım›› dedi.

11:15 Böylece bütün halk Gilgal'a gidip RAB'bin önünde Saul'un kral olduğunu onayladı. Orada, RAB'bin önünde esenlik kurbanları kestiler; Saul da bütün İsrailliler de büyük bir sevinç yaşadılar.

12:1 Bundan sonra Samuel İsrail halkına şöyle dedi: ‹‹Bana söylediğiniz her şeye kulak verdim: Size bir kral atadım.

12:2 Şimdi size önderlik yapan bir kralınız var. Bense yaşlandım, saçım ağardı. Oğullarım da sizlerle birlikte. Gençliğimden bu güne dek size önderlik yaptım.

12:3 İşte karşınızda duruyorum. Hanginizin öküzünü aldım? Kimin eşeğine el koydum? Kimi dolandırdım? Kime baskı yaptım? Göz yummak için kimden rüşvet aldım? RABbin ve Onun meshettiğinin önünde bana karşı tanıklık edin de size karşılığını vereyim.››

12:4 Halk, ‹‹Bizi dolandırmadın›› diye karşılık verdi, ‹‹Bize baskı da yapmadın. Kimsenin elinden hiçbir şey almadın.››

12:5 Samuel, ‹‹Bana karşı bir şey bulamadığınıza bugün hem RAB, hem de Onun meshettiği kral tanıktır›› dedi. ‹‹Evet, tanıktır›› dediler.

12:6 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü: ‹‹Musa ile Harunu görevlendiren, atalarınızı Mısırdan çıkaran RABdir.

12:7 Şimdi burada durun, RABbin önünde, Onun sizi ve atalarınızı tekrar tekrar nasıl kurtardığına dair kanıtlar göstereyim size.

12:8 ‹‹Yakup Mısıra gittikten sonra, atalarınız RABbe yakardı. O da atalarınızı Mısırdan çıkarıp burada yerleşmelerini sağlayan Musa ile Harunu gönderdi.

12:9 Ama atalarınız Tanrıları RABbi unuttular. Bu yüzden RAB onları Hasor ordusunun komutanı Siseranın, Filistlilerin ve Moav Kralının eline teslim etti. Bunlar atalarınıza karşı savaştılar.

12:10 Atalarınız RABbe, ‹Günah işledik; RABbi bırakıp Baalın ve Aştoretin putlarına kulluk ettik. Ama şimdi bizi düşmanlarımızın elinden kurtar, sana kulluk edeceğiz› diye seslendiler.

12:11 RAB de Yerubbaalı, Bedanıfö, Yiftahı ve ben Samueli gönderdi. Güvenlik içinde yaşamanız için sizi saran düşmanlarınızın elinden kurtardı. ‹‹Barak››. ‹‹Şimşonu››.

12:12 ‹‹Ama siz Ammon Kralı Nahaşın üzerinize yürüdüğünü görünce, Tanrınız RAB kralınız olduğu halde bana, ‹Hayır, bize bir kral önderlik yapacak› dediniz.

12:13 İşte seçtiğiniz, dilediğiniz kral! Evet, RAB size bir kral verdi.

12:14 Eğer RABden korkar, Ona kulluk ederseniz, Onun sözünü dinleyip buyruklarına karşı gelmezseniz, hem siz hem de önderiniz olacak kral Tanrınız RABbin ardınca giderseniz, ne âlâ!

12:15 Ama RABbin sözünü dinlemez, buyruklarına karşı gelirseniz, RAB kralınızı cezalandırdığı gibi sizi de cezalandıracaktır. ‹‹Atalarınızı››.

12:16 ‹‹Şimdi olduğunuz yerde durun ve RABbin gözlerinizin önünde yapacağı şu olağanüstü olayı görün.

12:17 Bugün buğday biçme zamanı değil mi? Göğü gürletsin, yağmur yağdırsın diye RABbe yalvaracağım. Böylece bir kral istemekle yaptığınız kötülüğün RABbin gözünde ne denli büyük olduğunu iyice anlayacaksınız.››

12:18 Samuel RABbe yalvardı ve RAB o gün göğü gürletti, yağmur yağdırdı. Halk RABden de Samuelden de çok korktu.

12:19 Bunun üzerine Samuele, ‹‹Yok olmayalım diye, biz kulların için Tanrın RABbe yakar›› dediler, ‹‹Çünkü bütün günahlarımıza kendimize bir kral istemek kötülüğünü de ekledik.››

12:20 Samuel halka, ‹‹Korkmayın›› dedi, ‹‹Siz bu büyük kötülüğü yaptınız, ama yine de RABbin ardınca gitmekten vazgeçmeyin; tersine, bütün yüreğinizle RABbe kulluk edin.

12:21 Kimseyi kurtaramayan yararsız putların ardınca gitmeyin; çünkü onlar değersizdir.

12:22 RAB görkemli adının hatırına halkını bırakmayacak. Çünkü sizi kendi halkı kılmaktan hoşnut kaldı.

12:23 Bana gelince, sizin için RABbe yalvarmaktan vazgeçip Ona karşı günah işlemek benden uzak olsun! Ancak size iyi ve doğru yolu öğreteceğim.

12:24 Yalnız RABden korkun, Ona bağlılıkla ve bütün yüreğinizle kulluk edin. Onun sizler için ne görkemli işler yaptığını bir düşünün!

12:25 Ama kötülük yapmayı sürdürürseniz, hem siz yok olacaksınız, hem de kralınız.››

13:1 Saul İsrailde iki yıl krallık yaptıktan sonra

13:2 halktan üç bin kişi seçti. Bunlardan iki binini Mikmas ve Beytelin dağlık bölgesinde yanına aldı. Binini de Benyamin oymağına ait Giva Kentinde Yonatanın yanına bıraktı. Halktan geri kalanları evlerine gönderdi.

13:3 Yonatan Givadaki Filist birliğini yendi. Filistliler bunu duydular. Saul, bütün ülkede boru çaldırarak, ‹‹İbraniler bu haberi duysun›› dedi.

13:4 Böylece İsraillilerin hepsi Saulun Filist birliğini yendiğini ve Filistlilerin İsraillilerden iğrendiğini duydu. Bunun üzerine halk Gilgalda Saulun çevresinde toplandı. cümlesindeki rakamın düştüğü sanılıyor.

13:5 Filistliler İsraillilerle savaşmak üzere toplandılar. Otuz binfş savaş arabası, altı bin atlı asker ve kıyılardaki kum kadar kalabalık bir orduya sahiptiler. Gidip Beytavenin doğusundaki Mikmasta ordugah kurdular.

13:6 Durumlarının tehlikeli olduğunu ve askerlerinin sıkıştırıldığını gören İsrailliler, mağaralarda, çalılıklarda, kayalıklarda, çukurlarda, sarnıçlarda gizlendiler.

13:7 Bazı İbraniler de Şeria Irmağından Gad ve Gilat bölgesine geçti. Ama Saul daha Gilgaldaydı. Bütün askerler onu titreyerek izliyordu.

13:8 Saul, Samuel tarafından belirlenen süreye uyarak, yedi gün bekledi. Ama Samuel Gilgala gelmeyince, halk Saulun yanından dağılmaya başladı.

13:9 Saul, ‹‹Yakmalık sunuları ve esenlik sunularını bana getirin›› dedi. Sonra yakmalık sunuyu sundu.

13:10 Saul yakmalık sununun sunulmasını bitirir bitirmez Samuel geldi. Saul selamlamak için onu karşılamaya çıktı.

13:11 Samuel, ‹‹Ne yaptın?›› diye sordu. Saul, ‹‹Halk yanımdan dağılıyordu›› diye karşılık verdi, ‹‹Sen de belirlenen gün gelmedin. Üstelik Filistliler Mikmasta toplandılar. Bunları görünce,

13:12 ‹Şimdi Filistliler Gilgalda üzerime yürüyecek; oysa ben RABbin yardımını dilememiştim› diye düşündüm. Bu nedenle, yakmalık sunuyu sunma gerekliliğini duydum.››

13:13 Samuel, ‹‹Akılsızca davrandın›› dedi, ‹‹Tanrın RABbin sana verdiği buyruğa uymadın; yoksa, RAB İsrail üzerinde senin krallığının sonsuza dek sürmesini sağlayacaktı.

13:14 Ama artık krallığın sürmeyecek. RAB kendi gönlüne uygun birini arayıp onu kendi halkına önder olarak atamaya kararlı. Çünkü sen RABbin buyruğunu tutmadın.››

13:15 Bundan sonra Samuel Gilgaldan ayrılarak Benyaminoğullarının Giva Kentine gitti. Saul yanında kalan halkı saydı; yaklaşık altı yüz kişiydi.

13:16 Saul, oğlu Yonatan ve yanlarındaki halk Benyaminoğullarının bölgesindeki Givada kalıyorlardı. Filistliler ise Mikmasta ordugah kurmuşlardı.

13:17 Akıncılar üç koldan Filistlilerin ordugahından çıktılar. Kollardan biri Şual bölgesindeki Ofraya,

13:18 biri Beythorona, öbürü ise çöle, Sevoyim Vadisine bakan sınıra doğru ilerledi. gitti››, Septuaginta ‹‹Yoluna gitti. Halkın kalan kısmı ise orduya katılmak üzere Saulu izledi. Gilgaldan ayrılıp Benyaminoğullarının Giva Kentine gittiler.››

13:19 Bütün İsrail ülkesinde bir tek demirci yoktu. Filistliler, ‹‹İbraniler kılıç, mızrak yapmasın›› demişlerdi.

13:20 Bu nedenle bütün İsrailliler saban demirlerini, kazma, balta ve oraklarını biletmek için Filistlilere gitmek zorundaydılar.

13:21 Saban demiriyle kazmanın bileme fiyatı, şekelin üçte ikisifü kadardı. Beller, baltalar, üvendireler için istenilen fiyat ise şekelin üçte biriydi.

13:22 İşte bu yüzden, savaş sırasında Saul ile Yonatan dışında, yanlarındaki hiç kimsenin elinde kılıç, mızrak yoktu. demirlerini››.

13:23 O sırada Filistliler'in bir kolu Mikmas Geçidi'ne çıkmıştı.

14:1 Bir gün Saul oğlu Yonatan, silahını taşıyan genç hizmetkârına, ‹‹Gel, karşı taraftaki Filist ordugahına geçelim›› dedi. Ama bunu babasına haber vermedi.

14:2 Saul, Giva Kenti yakınındaki Migronda bir nar ağacının altında oturmaktaydı. Yanında altı yüz kadar asker vardı.

14:3 Efod giymiş olan Ahiya da aralarındaydı. Ahiya Şiloda RABbin kâhini olan Eli oğlu Pinehas oğlu İkavotun erkek kardeşi Ahituvun oğluydu. Halk Yonatanın gittiğini farketmemişti.

14:4 Yonatanın Filist ordugahına ulaşmak için geçmeyi tasarladığı geçidin her iki yanında iki sivri kaya vardı; birine Boses, öbürüne Sene denirdi.

14:5 Kayalardan biri kuzeyde Mikmasa, öbürü güneyde Givaya bakardı.

14:6 Yonatan silahını taşıyan genç hizmetkârına, ‹‹Gel, şu sünnetsizlerin ordugahına gidelim›› dedi, ‹‹Belki RAB bizim için bir şeyler yapar. Çünkü gerek çoklukta, gerekse azlıkta RABbin zafere ulaştırmasına engel yoktur.››

14:7 Silahını taşıyan genç, ‹‹Ne düşünüyorsan öyle yap›› diye yanıtladı, ‹‹Haydi yürü! Düşündüğün her şeyde seninleyim.››

14:8 Yonatan, ‹‹Bu adamlara gidelim, bizi görsünler›› dedi,

14:9 ‹‹Eğer bize, ‹Yanınıza gelene dek bekleyin› derlerse, olduğumuz yerde kalırız, gitmeyiz.

14:10 Ama, ‹Yanımıza gelin› derlerse, gideriz. Çünkü bu, RABbin Filistlileri elimize teslim ettiğine ilişkin bir belirti olacak bizim için.››

14:11 Böylece ikisi de Filistlilerin askerlerine göründüler. Filistliler, ‹‹Bakın! İbraniler gizlendikleri çukurlardan çıkmaya başlıyor!›› dediler.

14:12 Sonra Yonatanla silahını taşıyan gence, ‹‹Buraya, yanımıza gelin, size bir şey söyleyeceğiz›› diye seslendiler. Bunun üzerine Yonatan silahını taşıyana, ‹‹Ardımdan gel›› dedi, ‹‹RAB onları İsraillilerin eline teslim etti.››

14:13 Yonatan elleriyle ayaklarını kullanarak yukarıya tırmandı; silahını taşıyan genç de onu izledi. Yonatan Filistlileri yenilgiye uğrattı. Silahını taşıyan genç de onu izliyor ve Filistlileri öldürüyordu.

14:14 Yonatanla silahını taşıyan genç bu ilk saldırıda iki dönümlük bir alanda yirmi kadar asker öldürdüler.

14:15 Ordugahta ve kırsal alanda bütün Filist halkı arasında dehşet hüküm sürüyordu. Askerlerle akıncılar bile titriyordu. Derken yer sarsıldı; sanki Tanrıdan gelen bir titremeydi bu.

14:16 Benyamin topraklarındaki Giva Kentinde Saulun nöbetçileri büyük bir kalabalığın oraya buraya dağıldığını gördüler.

14:17 Bunun üzerine Saul yanındaki adamlara, ‹‹Yoklama yapın da aramızdan kimin ayrıldığını görün›› dedi. Yoklama yapılınca Yonatanla silahını taşıyan gencin orada olmadığını anladılar.

14:18 Saul Ahiyaya, ‹‹Tanrının Sandığını getir›› dedi. O sırada Tanrının Sandığı İsrail halkındaydı. ‹‹Efod››.

14:19 Saul kâhinle konuşurken, Filistlilerin ordugahındaki kargaşa da giderek artmaktaydı. Bunun üzerine Saul kâhine, ‹‹Elini çek›› dedi.

14:20 Saulla yanındaki askerlerin tümü toplanıp savaş alanına gittiler. Orada büyük bir kargaşa vardı. Herkes birbirine kılıç çekiyordu.

14:21 Daha önce Filistlilerin yanında yer alıp onların ordugahına katılan İbraniler bile saf değiştirerek Saulla Yonatanın yanındaki İsrail birliklerine katıldılar.

14:22 Efrayim dağlık bölgesinde gizlenen İsrailliler de Filistlilerin kaçtığını duyunca onları savaş alanında kovalamaya başladılar.

14:23 Böylece RAB İsraili o gün zafere ulaştırdı. Savaş Beytavenin ötesine dek yayıldı.

14:24 O gün İsrailliler bitkindi. Çünkü Saul, ‹‹Ben düşmanlarımdan öç alıncaya kadar, akşama dek kim yemek yerse lanetli olsun!›› diye halka ant içirmişti. Bu yüzden de kimse bir şey yememişti.

14:25 Derken, her yanı bal dolu bir ormana vardılar. Askerler ormana girince, toprakta akan balları gördüler. Ne var ki, içtikleri anttan korktukları için hiçbiri bala dokunmadı.

14:27 Yonatan babasının halka ant içirdiğini duymamıştı. Elindeki değneği uzatıp ucunu bal gümecine batırdı. Biraz bal tadar tatmaz gözleri parladı.

14:28 Bunun üzerine oradakilerden biri Yonatana, ‹‹Baban askerlere, ‹Bugün kim yemek yerse lanetli olsun› diye ant içirdi›› dedi, ‹‹Askerlerin bitkin düşmesi de bundan.››

14:29 Yonatan, ‹‹Babam halka sıkıntı verdi›› diye yanıtladı, ‹‹Bakın, bu baldan biraz tadınca gözlerim nasıl da parladı!

14:30 Bugün halk düşmanlarından yağmaladığı yiyeceklerden özgürce yeseydi, çok daha iyi olurdu! O zaman Filistlilerin yenilgisi de daha ağır olmaz mıydı?››

14:31 O gün İsrailliler, Filistlileri Mikmastan Ayalona kadar yenilgiye uğrattılar. Ama İsrail askerleri o kadar bitkindi ki,

14:32 yağmaladıkları mallara saldırdılar; davarları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi hemen oracıkta kesip kanını akıtmadan yediler.

14:33 Durumu Saula bildirerek, ‹‹Bak, askerlerin kanlı eti yemekle RABbe karşı günah işliyor!›› dediler. Bunun üzerine Saul, ‹‹Hainlik ettiniz!›› dedi, ‹‹Hemen büyük bir taş yuvarlayın bana.››

14:34 Sonra ekledi: ‹‹Halkın arasına varıp herkesin öküzünü, koyununu bana getirmesini söyleyin. Onları burada kesip yesinler. Eti kanıyla birlikte yiyerek RABbe karşı günah işlemeyin.›› O gece herkes öküzünü getirip orada kesti.

14:35 O sırada Saul RABbe bir sunak yaptı. RABbe yaptığı ilk sunaktı bu.

14:36 Saul adamlarına, ‹‹Haydi, bu gece Filistlilere saldıralım›› dedi, ‹‹Tan ağarıncaya dek mallarını yağmalayalım, onlardan bir tekini bile sağ bırakmayalım.›› Adamlar, ‹‹Sence uygun olan neyse onu yap›› diye karşılık verdiler. Ama kâhin, ‹‹Burada Tanrıya danışalım›› dedi.

14:37 Bunun üzerine Saul Tanrıya, ‹‹Filistlilere saldırmaya gideyim mi? Onları İsraillilerin eline teslim edecek misin?›› diye sordu. Ama Tanrı o gün yanıt vermedi.

14:38 Bunun için Saul, ‹‹Ey halkın önderleri! Buraya yaklaşın da bugün işlenen bu günahın nasıl işlendiğini ortaya çıkaralım›› dedi,

14:39 ‹‹İsraili kurtaran yaşayan RABbin adıyla derim ki, bu günaha yol açan oğlum Yonatan bile olsa kesinlikle öldürülecektir.›› Ama kimse bir şey söylemedi.

14:40 Bunun üzerine Saul halka, ‹‹Siz bir yanda durun, oğlum Yonatanla ben öbür yanda duracağız›› dedi. Halk, ‹‹Sence uygun olan neyse onu yap›› diye karşılık verdi.

14:41 Saul İsrailin Tanrısı RABbe, ‹‹Bana doğru yanıtı ver›› dedi. Kura Yonatanla Saula düştü, halk aklandı.

14:42 Saul bu kez, ‹‹Benimle oğlum Yonatan arasında kura çekin›› dedi. Kura Yonatana düştü.

14:43 Bunun üzerine Saul Yonatana, ‹‹Söyle bana, ne yaptın?›› diye sordu. doğru yanıtı ver› dedi.››, Septuaginta ‹‹Saul, ‹Ey İsrailin Tanrısı RAB, bugün neden kuluna yanıt vermedin? Suç bende ya da oğlum Yonatandaysa, ey İsrail Tanrısı RAB, Urimi ver. Yok eğer suç halkın İsraildeyse Tummimi ver› dedi.›› Yonatan, ‹‹Ben yalnızca elimdeki değneğin ucuyla biraz bal alıp tattım. Şimdi ölmem mi gerek?›› diye karşılık verdi.

14:44 Saul, ‹‹Yonatan, eğer seni öldürtmezsem, Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!›› dedi.

14:45 Ama halk Saula, ‹‹İsraili bu büyük zafere ulaştıran Yonatanı mı öldürteceksin?›› dedi, ‹‹Asla! Yaşayan RABbin adıyla deriz ki, saçının bir teline bile zarar gelmeyecektir. Çünkü bugün o ne yaptıysa Tanrının yardımıyla yapmıştır.›› Böylece halk Yonatanı öldürülmekten kurtardı.

14:46 Bundan sonra Saul Filistlileri kovalamaktan vazgeçti. Filistliler de yerlerine döndüler.

14:47 Saul İsraile kral atandıktan sonra, her yandaki düşmanlarına -Moav, Ammon, Edom halkları, Sova kralları ve Filistlilere- karşı savaştı. Gittiği her yerde zafer kazandı.

14:48 Yiğitçe savaşarak Amaleklileri yenilgiye uğrattı, İsraillileri düşmanın yağmasından kurtardı. verdi››.

14:49 Saulun oğulları Yonatan, Yişvi ve Malkişua idi. İki kızından büyüğünün adı Merav, küçüğünün adı Mikaldı.

14:50 Karısı, Ahimaasın kızı Ahinoamdı. Ordusunun başkomutanı amcası Ner oğlu Avnerdi.

14:51 Saulun babası Kişle Avnerin babası Ner, Avielin oğullarıydı.

14:52 Saul yaşamı boyunca Filistliler'le kıyasıya savaştı. Nerede yiğit, güçlü birini görse kendi ordusuna kattı.

15:1 Samuel Saula şöyle dedi: ‹‹RAB seni kendi halkı İsrailin Kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi RABbin sözlerine kulak ver.

15:2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‹İsraillilere yaptıkları kötülükten ötürü Amaleklileri cezalandıracağım. Çünkü Mısırdan çıkan İsraillilere karşı koydular.

15:3 Şimdi git, Amaleklilere saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.› ›› bir daha alınmamak üzere RABbe adamak anlamını içerir. İbranicede aynı ifade 8. ve 21. ayetlerde de geçer.

15:4 Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp Telaim Kentinde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanısıra Yahudalılardan da on bin kişi vardı.

15:5 Saul Amalek Kentine varıp vadide pusu kurdu.

15:6 Sonra Kenlilere şu uyarıyı gönderdi: ‹‹Haydi gidin, Amaleklileri bırakın; öyle ki, sizi de onlarla birlikte yok etmeyeyim. Çünkü siz Mısırdan çıkan İsrail halkına iyilik ettiniz.›› Bunun üzerine Kenliler Amaleklilerden ayrıldılar.

15:7 Saul Haviladan Mısırın doğusundaki Şura dek Amaleklileri yenilgiye uğrattı.

15:8 Amalek Kralı Agakı sağ olarak yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.

15:9 Ne var ki, Saul ile adamları Agakı ve en iyi koyunları, sığırları, besili danaları, kuzuları -iyi olan ne varsa hepsini- esirgediler. Bunları tümüyle yok etmek istemediler. Ancak değersiz ve zayıf ne varsa hepsini yok ettiler.

15:10 RAB Samuele şöyle seslendi:

15:11 ‹‹Saulu kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti. Buyruklarımı yerine getirmedi.›› Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RABbe yakarmakla geçirdi.

15:12 Ertesi sabah Samuel Saulla görüşmek için erkenden kalktı. Saulun Karmel Kentine gittiğini, orada kendisine bir anıt diktikten sonra aşağı inip Gilgala döndüğünü öğrendi.

15:13 Saul kendisine gelen Samuele, ‹‹RAB seni kutsasın! Ben RABbin buyruğunu yerine getirdim›› dedi.

15:14 Samuel, ‹‹Öyleyse nedir kulağıma gelen bu koyun melemesi? Nedir bu duyduğum sığır böğürmesi?›› diye sordu.

15:15 Saul şöyle yanıtladı: ‹‹Halk bunları Amaleklilerden getirdi. Tanrın RABbe kurban sunmak üzere davarların, sığırların en iyilerini esirgediler. Ama geri kalanları tümüyle yok ettik.››

15:16 Samuel, ‹‹Dur da bu gece RABbin bana neler söylediğini sana bildireyim›› dedi. Saul, ‹‹Söyle›› diye karşılık verdi.

15:17 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü: ‹‹Kendini önemsiz saydığın halde, sen İsrail oymaklarının önderi olmadın mı? RAB seni İsraile kral meshetti.

15:18 RAB seni bir göreve gönderip, ‹Git, o günahlı Amaleklileri tümüyle yok et; hepsini ortadan kaldırıncaya dek onlarla savaş› dedi.

15:19 Öyleyse neden RABbin sözüne kulak asmadın? Neden yağmalanan mallara saldırarak RABbin gözünde kötü olanı yaptın?››

15:20 Saul, ‹‹Ama ben RABbin sözüne kulak verdim!›› diye yanıtladı, ‹‹RABbin beni gönderdiği yere gittim. Amaleklileri tümüyle yok ettim, Amalek Kralı Agakı da buraya getirdim.

15:21 Ne var ki askerler, Gilgalda Tanrın RABbe kurban sunmak üzere yağmalanmış bazı malları, yok edilmeye adanmış en iyi davarlarla sığırları aldılar.››

15:22 Samuel şöyle karşılık verdi: ‹‹RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar
Yakmalık sunulardan, kurbanlardan hoşlanır mı?
İşte söz dinlemek kurbandan,
Sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir.

15:23 Çünkü başkaldırma, falcılık kadar günahtır
Ve dikbaşlılık, putperestlikfç kadar kötüdür.
Sen RABbin buyruğunu reddettiğin için,
RAB de senin kral olmanı reddetti.›› danışmak››.

15:24 Bunun üzerine Saul, ‹‹Günah işledim! Evet, RABbin buyruğunu da, senin sözlerini de çiğnedim›› dedi, ‹‹Halktan korktuğum için onların sözünü dinledim.

15:25 Ama şimdi yalvarırım, günahımı bağışla ve benimle birlikte dön ki, RABbe tapınayım.››

15:26 Samuel, ‹‹Seninle dönmem›› dedi, ‹‹Çünkü sen RABbin buyruğunu reddettin, RAB de İsrail Kralı olmanı reddetti!››

15:27 Samuel dönüp gitmeye davranınca, Saul onun cüppesinin eteğini tuttu. Cüppe yırtıldı.

15:28 Samuel, ‹‹Bugün RAB İsrail Krallığını elinden aldı ve senden daha iyi birine verdi›› dedi,

15:29 ‹‹İsrailin yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin.››

15:30 Saul, ‹‹Günah işledim!›› dedi, ‹‹Ama ne olur halkımın ileri gelenleri ve İsrailliler karşısında beni onurlandır. Tanrın RABbe tapınmam için benimle dön.››

15:31 Böylece Samuel Saulla birlikte geri döndü ve Saul RABbe tapındı.

15:32 Samuel, ‹‹Amalek Kralı Agakı bana getirin›› diye buyurdu. Agak güvenle geldi. Çünkü, ‹‹Ölüm tehlikesi kesinlikle geçti›› diye düşünüyordu.

15:33 Ama Samuel, ‹‹Kılıcın kadınları nasıl çocuksuz bıraktıysa
Senin annen de kadınlar arasında
Çocuksuz bırakılacak››

15:34 Samuel Ramaya, Saul da Givadaki evine gitti.

15:35 Samuel ölümüne dek Saul'u bir daha görmediyse de, onun için üzüldü. RAB de Saul'u İsrail Kralı yaptığına pişmandı. Givası'ndaki››.

16:1 RAB Samuele, ‹‹Ben Saulun İsrail Kralı olmasını reddettim diye sen daha ne zamana dek onun için üzüleceksin?›› dedi, ‹‹Yağ boynuzunu yağla doldurup yola çık. Seni Beytlehemli İşayın evine gönderiyorum. Çünkü onun oğullarından birini kral seçtim.››

16:2 Samuel, ‹‹Nasıl gidebilirim? Saul bunu duyarsa beni öldürür!›› dedi. RAB şöyle yanıtladı: ‹‹Yanına bir düve al ve, ‹RABbe kurban sunmak için geldim› de.

16:3 İşayı kurban törenine çağır. O zaman ne yapman gerektiğini ben sana bildireceğim. Sana belirteceğim kişiyi benim adıma kral olarak meshedeceksin.››

16:4 Samuel RABbin sözüne uyarak Beytlehem Kentine gitti. Kentin ileri gelenleri onu titreyerek karşıladılar ve, ‹‹Barış için mi geldin?›› diye sordular.

16:5 Samuel, ‹‹Evet, barış için›› diye yanıtladı, ‹‹RABbe kurban sunmaya geldim. Kendinizi kutsayıp benimle birlikte kurban törenine gelin.›› Sonra İşay ile oğullarını kutsayıp kurban törenine çağırdı.

16:6 İşay ile oğulları gelince Samuel Eliavı gördü ve, ‹‹Gerçekten RABbin önünde duran bu adam Onun meshettiği kişidir›› diye düşündü.

16:7 Ama RAB Samuele, ‹‹Onun yakışıklı ve uzun boylu olduğuna bakma›› dedi, ‹‹Ben onu reddettim. Çünkü RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar.››

16:8 İşay, oğlu Avinadavı çağırıp Samuelin önünden geçirdi. Ama Samuel, ‹‹RAB bunu da seçmedi›› dedi.

16:9 Bunun üzerine İşay Şammayı da geçirdi. Samuel yine, ‹‹RAB bunu da seçmedi›› dedi.

16:10 Böylece İşay yedi oğlunu da Samuelin önünden geçirdi. Ama Samuel, ‹‹RAB bunlardan hiçbirini seçmedi›› dedi.

16:11 Sonra İşaya, ‹‹Oğullarının hepsi bunlar mı?›› diye sordu. İşay, ‹‹Bir de en küçüğü var›› dedi, ‹‹Sürüyü güdüyor.›› Samuel, ‹‹Birini gönder de onu getirsin›› dedi, ‹‹O buraya gelmeden yemeğe oturmayacağız.››

16:12 İşay birini gönderip oğlunu getirtti. Çocuk kızıl saçlı, yakışıklı, gözleri pırıl pırıl bir delikanlıydı. RAB Samuele, ‹‹Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi odur›› dedi.

16:13 Samuel yağ boynuzunu alıp kardeşlerinin önünde çocuğu meshetti. O günden başlayarak RABbin Ruhu Davutun üzerine güçlü bir biçimde indi. Bundan sonra Samuel kalkıp Ramaya döndü.

16:14 Bu sıralarda RABbin Ruhu Sauldan ayrılmıştı. RABbin gönderdiği kötü bir ruh ona sıkıntı çektiriyordu.

16:15 Hizmetkârları Saula, ‹‹Bak, Tanrının gönderdiği kötü bir ruh sana sıkıntı çektiriyor›› dediler,

16:16 ‹‹Efendimiz, biz hizmetkârlarına buyruk ver, iyi lir çalan birini bulalım. Öyle ki, Tanrının gönderdiği kötü ruh üzerine gelince, o lir çalar, sen de rahatlarsın.››

16:17 Saul hizmetkârlarına, ‹‹İyi lir çalan birini bulup bana getirin›› diye buyurdu.

16:18 Hizmetkârlardan biri, ‹‹Beytlehemli İşayın oğullarından birini gördüm›› dedi, ‹‹İyi lir çalar. Üstelik yürekli, güçlü bir savaşçıdır; akıllıca konuşur, yakışıklıdır. RAB de onunladır.››

16:19 Bunun üzerine Saul İşaya ulaklar göndererek, ‹‹Sürüyü güden oğlun Davutu bana gönder›› dedi.

16:20 İşay ekmek yüklü bir eşek, bir tulum şarap, bir de oğlak alıp oğlu Davutla birlikte Saula gönderdi.

16:21 Davut Saulun yanına varıp onun hizmetine girdi. Saul Davutu çok sevdi ve ona silahlarını taşıma görevini verdi.

16:22 Saul İşaya şu haberi gönderdi: ‹‹İzin ver de Davut hizmetimde kalsın; ondan hoşnudum.››

16:23 O günden sonra, Tanrı'nın gönderdiği kötü ruh ne zaman Saul'un üzerine gelse, Davut liri alıp çalar, Saul rahatlayıp kendine gelirdi. Kötü ruh da ondan uzaklaşırdı.

17:1 Savaşmak üzere ordularını bir araya getiren Filistliler, Yahudanın Soko Kentinde toplandılar. Soko ile Azeka Kenti arasındaki Efes-Dammimde ordugah kurdular.

17:2 Saul ile İsrailliler de toplandılar. Ela Vadisinde ordugah kurup Filistlilere karşı savaş düzeni aldılar.

17:3 Filistliler tepenin bir yanında, İsrailliler de karşı tepede yerlerini aldı. Aralarında vadi vardı.

17:4 Filist ordugahından Gatlı Golyat adında usta bir dövüşçü ortaya çıktı. Boyu altı arşın bir karıştı.

17:5 Başına tunç miğfer takmış, pullu bir zırh kuşanmıştı. Tunç zırhın ağırlığı beş bin şekeldi.

17:6 Baldırları zırhlarla korunmuştu. Omuzları arasında tunç bir pala asılıydı.

17:7 Mızrağının sapı dokumacı tezgahının sırığı gibiydi. Mızrağın demir başının ağırlığı altı yüz şekeldi. Golyatın önüsıra kalkanını taşıyan bir adam yürüyordu.

17:8 Golyat durup İsrail ordusuna, ‹‹Neden savaş düzeni aldınız?›› diye haykırdı, ‹‹Ben Filistliyim, sizse Saulun kölelerisiniz. Aranızdan karşıma çıkacak birini seçin.

17:9 Dövüşte beni yenip öldürebilirse, biz sizin köleniz oluruz. Ama ben üstün gelip onu yok edebilirsem, siz bizim kölemiz olur, bize kulluk edersiniz.››

17:10 Filistli Golyat konuşmasını şöyle sürdürdü: ‹‹Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum! Benimle dövüşecek birini çıkarın karşıma!››

17:11 Filistlinin bu sözlerini duyunca, Saul da İsrailliler de çok korkup dehşet içinde kaldılar.

17:12 Davut Yahudanın Beytlehem Kentinden Efratlı İşay adında bir adamın oğluydu. İşayın sekiz oğlu vardı. Saulun krallığı döneminde İşayın yaşı oldukça ilerlemişti.

17:13 İşayın üç büyük oğlu Saulla birlikte savaşa katılmıştı. Savaşa giden en büyük oğlunun adı Eliav, ikincisinin adı Avinadav, üçüncüsünün adıysa Şammaydı.

17:14 Davut en küçükleriydi. Üç büyük oğul Saulun yanındaydı.

17:15 Davut ise babasının sürüsüne bakmak için Saulun yanından ayrılıp Beytleheme gider gelirdi.

17:16 Filistli Golyat kırk gün boyunca sabah akşam ortaya çıkıp meydan okudu.

17:17 Bir gün İşay, oğlu Davuta şöyle dedi: ‹‹Kardeşlerin için şu kavrulmuş bir efa buğdayla on somun ekmeği al, çabucak ordugaha, kardeşlerinin yanına git.

17:18 Şu on parça peyniri de birlik komutanına götür. Kardeşlerinin ne durumda olduğunu öğren ve iyi olduklarına ilişkin bir belirti getir.

17:19 Kardeşlerin Saul ve öbür İsraillilerle birlikte Ela Vadisinde Filistlilere karşı savaşıyorlar.››

17:20 Ertesi sabah Davut erkenden kalktı. Sürüyü bir çobana bıraktı. İşayın buyurduğu gibi erzağı alıp yola koyuldu. Ordugaha vardığı sırada askerler savaş naraları atarak savaş düzenine giriyorlardı.

17:21 İsraillilerle Filistliler karşı karşıya savaş düzeni almışlardı.

17:22 Davut getirdiklerini levazım görevlisine bırakıp cepheye koştu; kardeşlerinin yanına varıp onları selamladı.

17:23 Davut onlarla konuşurken, Gatlı Filistli, Golyat adındaki dövüşçü Filist cephesinden ileri çıkarak daha önce yaptığı gibi meydan okudu. Davut bunu duydu.

17:24 İsrailliler Golyatı görünce büyük korkuyla önünden kaçıştılar.

17:25 Birbirlerine, ‹‹İsraile meydan okumak için ortaya çıkan şu adamı görüyorsunuz ya!›› diyorlardı, ‹‹Kral onu öldürene büyük bir armağanın yanısıra kızını da verecek. Babasının ailesini de İsraile vergi ödemekten muaf tutacak.››

17:26 Davut yanındakilere, ‹‹Bu Filistliyi öldürüp İsrailden bu utancı kaldıracak kişiye ne verilecek?›› diye sordu, ‹‹Bu sünnetsiz Filistli kim oluyor da yaşayan Tanrının ordusuna meydan okuyor?››

17:27 Adamlar daha önce verilmiş olan söze göre Golyatı öldürecek kişiye neler verileceğini anlattılar.

17:28 Ağabeyi Eliav Davutun adamlarla konuştuğunu duyunca öfkelendi. ‹‹Ne işin var burada?›› dedi, ‹‹Çöldeki üç beş koyunu kime bıraktın? Ne kadar kendini beğenmiş ve ne kadar kötü yürekli olduğunu biliyorum. Sadece savaşı görmeye geldin.››

17:29 Davut, ‹‹Ne yaptım ki?›› dedi, ‹‹Bir soru sordum, o kadar.››

17:30 Sonra başka birine dönüp aynı soruyu sordu. Adamlar öncekine benzer bir yanıt verdiler.

17:31 Davutun söylediklerini duyanlar Saula ilettiler. Saul onu çağırttı.

17:32 Davut Saula, ‹‹Bu Filistli yüzünden kimse yılmasın! Ben kulun gidip onunla dövüşeceğim!›› dedi.

17:33 Saul, ‹‹Sen bu Filistliyle dövüşemezsin›› dedi, ‹‹Çünkü daha gençsin, o ise gençliğinden beri savaşçıdır.››

17:34 Ama Davut, ‹‹Kulun babasının sürüsünü güder›› diye karşılık verdi, ‹‹Bir aslan ya da ayı gelip sürüden bir kuzu kaçırınca,

17:35 peşinden gidip ona saldırır, kuzuyu ağzından kurtarırım. Eğer aslan ya da ayı üzerime gelirse, boğazından tuttuğum gibi vurur öldürürüm.

17:36 Kulun, aslan da ayı da öldürmüştür. Bu sünnetsiz Filistli de onlar gibi olacak. Çünkü yaşayan Tanrının ordusuna meydan okudu.

17:37 Beni aslanın, ayının pençesinden kurtaran RAB, bu Filistlinin elinden de kurtaracaktır.›› Saul, ‹‹Öyleyse git, RAB seninle birlikte olsun›› dedi.

17:38 Sonra kendi giysilerini Davuta verdi; başına tunç miğfer taktı, ona bir zırh giydirdi.

17:39 Davut giysilerinin üzerine kılıcını kuşanıp yürümeye çalıştı. Çünkü bu giysilere alışık değildi. Saula, ‹‹Bunlarla yürüyemiyorum›› dedi, ‹‹Çünkü alışık değilim.›› Sonra giysileri üzerinden çıkardı.

17:40 Değneğini alıp dereden beş çakıl taşı seçti. Bunları çoban dağarcığının cebine koyduktan sonra sapanını alıp Filistli Golyata doğru ilerledi.

17:41 Filistli de, önünde kalkan taşıyıcısı, Davuta doğru ilerliyordu.

17:42 Davutu tepeden tırnağa süzdü. Kızıl saçlı, yakışıklı bir genç olduğu için onu küçümsedi.

17:43 ‹‹Ben köpek miyim ki, üzerime değnekle geliyorsun?›› diyerek kendi ilahlarının adıyla Davutu lanetledi.

17:44 ‹‹Bana gelsene! Bedenini gökteki kuşlara ve kırdaki hayvanlara yem edeceğim!›› dedi.

17:45 Davut, ‹‹Sen kılıçla, mızrakla, palayla üzerime geliyorsun›› diye karşılık verdi, ‹‹Bense meydan okuduğun İsrail ordusunun Tanrısı, Her Şeye Egemen RABbin adıyla senin üzerine geliyorum.

17:46 Bugün RAB seni elime teslim edecek. Seni vurup başını gövdenden ayıracağım. Bugün Filistli askerlerin leşlerini gökteki kuşlarla yerdeki hayvanlara yem edeceğim. Böylece bütün dünya İsrailde Tanrının var olduğunu anlayacak.

17:47 Bütün bu topluluk RABbin kılıçla, mızrakla kurtarmadığını anlayacak. Çünkü savaş zaten RABbindir! O sizi elimize teslim edecek.››

17:48 Golyat saldırmak amacıyla Davuta doğru ilerledi. Davut da onunla dövüşmek üzere hemen Filist cephesine doğru koştu.

17:49 Elini dağarcığına sokup bir taş çıkardı, sapanla fırlattı. Taş Filistlinin alnına çarpıp saplandı. Filistli yüzükoyun yere düştü.

17:50 Böylece Davut Filistli Golyatı sapan ve taşla yendi. Elinde kılıç olmaksızın onu yere serdi.

17:51 Sonra koşup üzerine çıktı. Golyatın kılıcını tutup kınından çektiği gibi onu öldürdü ve başını kesti. Kahraman Golyatın öldüğünü gören Filistliler kaçtılar.

17:52 İsraillilerle Yahudalılar kalkıp Gatınfı girişine ve Ekron kapılarına kadar nara atarak onları kovaladılar. Filistlilerin ölüleri Gata, Ekrona kadar Şaarayim yolunda yerlere serildi.

17:53 Filistlileri kovaladıktan sonra geri dönen İsrailliler Filist ordugahını yağmaladılar.

17:54 Davut Filistli Golyatın başını alıp Yeruşalime götürdü, silahlarını da kendi çadırına koydu.

17:55 Saul, Davutun Golyatla dövüşmeye çıktığını görünce, ordu komutanı Avnere, ‹‹Ey Avner, kimin oğlu bu genç?›› diye sormuştu. Avner de, ‹‹Yaşamın hakkı için, ey kral, bilmiyorum›› diye yanıtlamıştı.

17:56 Kral Saul, ‹‹Bu gencin kimin oğlu olduğunu öğren›› diye buyurmuştu.

17:57 Davut Golyatı öldürüp ordugaha döner dönmez, Avner onu alıp Saula götürdü. Golyatın kesik başı Davutun elindeydi.

17:58 Saul, ‹‹Kimin oğlusun, delikanlı?›› diye sordu. Davut, ‹‹Kulun Beytlehemli İşay'ın oğluyum›› diye karşılık verdi.

18:1 Saulla Davutun konuşması sona erdiğinde, Saul oğlu Yonatanın yüreği Davuta bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi.

18:2 O günden sonra Saul Davutu yanında tuttu ve babasının evine dönmesine izin vermedi.

18:3 Yonatan, Davuta beslediği derin sevgiden ötürü, onunla bir dostluk antlaşması yaptı.

18:4 Üzerinden kaftanını çıkarıp zırhı, kılıcı, yayı ve kuşağıyla birlikte Davuta verdi.

18:5 Davut Saulun kendisini gönderdiği her yere gitti ve başarılı oldu. Bu yüzden Saul ona ordusunda üstün bir rütbe verdi. Bu olay bütün halkı, Saulun görevlilerini bile hoşnut etti.

18:6 Davutun Filistli Golyatı öldürmesinden sonra, askerler geri dönerken, İsrailin bütün kentlerinden gelen kadınlar, tef ve çeşitli çalgılar çalarak, sevinçli ezgiler söyleyip oynayarak Kral Saulu karşılamaya çıktılar.

18:7 Bir yandan oynuyor, bir yandan da şu ezgiyi söylüyorlardı: ‹‹Saul binlercesini öldürdü,
Davutsa on binlercesini.››

18:8 Bu sözlere gücenen Saul çok öfkelendi. ‹‹Davuta on binlercesini, banaysa ancak binlercesini verdiler. Artık kral olmaktan başka onun ne eksiği kaldı ki?›› diye düşündü.

18:9 Böylece o günden sonra Saul Davutu kıskanmaya başladı.

18:10 Ertesi gün Tanrının gönderdiği kötü bir ruh Saulun üzerine güçlü bir biçimde indi. Saul evinde sayıklamaya başladı. Davut her zamanki gibi yine lir çalıyordu. Saulun elinde bir mızrak vardı.

18:11 ‹‹Davutu vurup duvara çakacağım›› diye düşünerek mızrağı ona fırlattı. Ama Davut iki kez ondan kurtuldu.

18:12 Saul Davuttan korkuyordu. Çünkü RAB Davutlaydı, oysa kendisinden ayrılmıştı.

18:13 Bu yüzden Saul Davutu yanından uzaklaştırdı. Onu bin kişilik birliğe komutan atadı. Davut askerlere öncülük yapıyordu.

18:14 RAB onunla birlikte olduğundan, yaptığı her işte başarılıydı.

18:15 Davutun büyük başarısını gördükçe Saulun korkusu daha da artıyordu.

18:16 Ne var ki, bütün İsrail ve Yahuda halkı Davutu seviyordu; çünkü Davut onlara öncülük ediyordu.

18:17 Saul Davuta, ‹‹İşte büyük kızım Merav›› dedi, ‹‹Onu sana eş olarak vereceğim. Yalnız hatırım için yiğitçe davran ve RABbin savaşlarını sürdür.›› Çünkü, ‹‹Davutun ölümü benim elimden değil, Filistlilerin elinden olsun›› diye düşünüyordu.

18:18 Davut, ‹‹Ben kim oluyorum, İsrailde ailem ve babamın oymağı ne ki, krala damat olayım?›› diye karşılık verdi.

18:19 Ne var ki, Saulun kızı Meravın Davuta verileceği zaman geldiğinde, kız Davut yerine Meholalı Adriele eş olarak verildi.

18:20 Bu arada Saulun öbür kızı Mikal Davuta gönül vermişti. Bunu duyan Saul sevindi.

18:21 ‹‹Davuta Mikalı veririm›› diye düşündü, ‹‹Öyle ki, Mikal Davutu tuzağa düşürür; Filistliler de onu öldürür.›› Davuta, ‹‹Bugün damadım olmak için yine fırsatın var›› dedi.

18:22 Sonra görevlilerine, Davuta gizlice şunları söylemelerini buyurdu: ‹‹Bak, kral senden hoşnut, bütün görevlileri de seni seviyor. Kralın damadı olmanın zamanı geldi.››

18:23 Saulun görevlileri bu sözleri Davuta ilettiler. Davut, ‹‹Yoksul ve önemsiz biriyken kralın damadı olmak sizce küçük bir şey mi?›› diye karşılık verdi.

18:24 Görevliler Davutun dediklerini Saula bildirdiler.

18:25 Saul şöyle buyurdu: ‹‹Davuta deyin ki, ‹Kral düşmanlarından öç almak için başlık parası olarak yüz Filistlinin sünnet derisinden başka bir şey istemiyor.› ›› Davutun Filistlilerin eline düşüp öleceğini tasarlıyordu.

18:26 Görevliler Saulun söylediklerini Davuta ilettiler. Davut, kralın damadı olacağına sevindi. Tanınan süre dolmadan

18:27 Davutla adamları gidip iki yüz Filistli öldürdüler. Kralın damadı olabilmek için Davut, öldürülen Filistlilerin sünnet derilerini tam tamına getirip krala sundu. Saul da buna karşılık kızı Mikalı eş olarak ona verdi.

18:28 Saul, RABbin Davutla birlikte olduğunu ve kızı Mikalın onu sevdiğini apaçık gördü.

18:29 Bu yüzden Davuttan daha çok korktu ve yaşamı boyunca ona düşmanlık besledi.

18:30 Filistli komutanlar saldırdıkça Davut Saul'un öbür komutanlarından daha başarılı oluyordu. Bu yüzden büyük bir üne kavuştu.

19:1 Saul, oğlu Yonatana ve bütün görevlilerine Davutu öldürmeleri için buyruk verdi. Ama Davutu çok seven Yonatan ona, ‹‹Babam Saul seni öldürmek için fırsat kolluyor›› diye haber verdi, ‹‹Lütfen yarın sabah dikkatli ol; gizlenebileceğin bir yere gidip saklan.

19:3 Ben de saklandığın tarlaya gidip babamın yanında duracağım ve onunla senin hakkında konuşacağım. Bir şey öğrenirsem, sana bildiririm.››

19:4 Yonatan babası Saula Davutu överek şunları söyledi: ‹‹Kral kulu Davuta haksızlık etmesin. Çünkü o sana hiç haksızlık etmedi ve yaptığı her şeyde sana büyük yararı dokundu.

19:5 Yaşamını tehlikeye atarak Filistliyi öldürdü. RAB de bütün İsraili büyük bir zafere ulaştırdı. Sen de bunu görüp sevindin. Öyleyse neden Davutu yok yere öldürerek suçsuz birine haksızlık edesin?››

19:6 Saul Yonatanın söylediklerinden etkilenerek ant içti: ‹‹Yaşayan RABbin adıyla derim ki, Davut öldürülmeyecektir.››

19:7 Bunun üzerine Yonatan Davutu çağırıp ona her şeyi anlattı. Sonra Davutu Saulun yanına getirdi. Davut da önceden olduğu gibi kralın hizmetine girdi.

19:8 Savaş yine patlak verdi. Davut gidip Filistlilere karşı savaştı. Onları öyle büyük bir bozguna uğrattı ki, önünden kaçtılar.

19:9 Bir gün Saul, mızrağı elinde evinde oturuyor, Davut da lir çalıyordu. Derken RABbin gönderdiği kötü bir ruh Saulu yakaladı.

19:10 Saul mızrağıyla Davutu duvara çakmaya çalıştı. Ancak Davut yana kaçınca Saulun mızrağı duvara saplandı. O gece Davut kaçıp kurtuldu.

19:11 Saul, Davutu gözetlemeleri, ertesi sabah da öldürmeleri için evine ulaklar gönderdi. Ama karısı Mikal Davuta, ‹‹Bu gece kaçıp kurtulamazsan, yarın öldürüleceksin›› dedi.

19:12 Sonra Davutu pencereden aşağıya indirdi. Böylece Davut kaçıp kurtuldu.

19:13 Mikal aile putunu alıp yatağa koydu, üstüne yorganı örttü, baş tarafına da keçi kılından bir yastık yerleştirdi.

19:14 Saulun gönderdiği ulaklar Davutu yakalamaya geldiğinde, Mikal, ‹‹Davut hasta›› dedi.

19:15 Saul Davutu görmeleri için ulakları yeniden göndererek, ‹‹Onu yatağıyla buraya getirin de öldüreyim›› diye buyurdu.

19:16 Ulaklar eve girince, yatakta başında keçi kılından yastık olan putu gördüler.

19:17 Saul Mikala ‹‹Neden beni böyle kandırıp düşmanımın kaçmasını sağladın?›› diye sordu. Mikal, ‹‹Davut bana, ‹Bırak beni gideyim, yoksa seni öldürürüm› dedi›› diye yanıtladı.

19:18 Kaçıp kurtulan Davut, Ramada yaşayan Samuelin yanına gitti. Saulun kendisine bütün yaptıklarını ona anlattı. Sonra Samuelle birlikte Nayot Mahallesine gidip orada kaldı.

19:19 Davutun Ramanın Nayot Mahallesinde olduğu haberi Saula ulaştırıldı.

19:20 Bunun üzerine Saul Davutu yakalamaları için ulaklarını oraya gönderdi. Ulaklar Samuelin önderliğinde bir peygamber topluluğunun oynayıp coştuğunu gördüler. İşte o zaman Tanrının Ruhu Saulun ulaklarının üzerine indi. Onlar da oynayıp coşmaya başladılar.

19:21 Saul olup bitenleri duyunca, başka ulaklar gönderdi. Onlar da oynayıp coştular. Saulun üçüncü kez gönderdiği ulaklar da öncekiler gibi yaptı.

19:22 Sonunda Saul kendisi Ramaya doğru yola çıktı. Sekudaki büyük sarnıca varınca, ‹‹Samuelle Davut neredeler?›› diye sordu. Biri, ‹‹Ramanın Nayot Mahallesinde›› dedi.

19:23 Saul Ramadaki Nayota doğru ilerlerken, Tanrının Ruhu onun üzerine de indi. Nayota varıncaya dek yol boyunca oynayıp coştu.

19:24 Giysilerini de çıkarıp Samuel'in önünde oynayıp coştu. Bütün gün ve gece çıplak yattı. Halkın, ‹‹Saul da mı peygamber oldu?›› demesi bundandır. ‹‹Peygamberlik etmek›› sözcüğünden türemiştir.

20:1 Davut Ramanın Nayot Mahallesinden kaçtıktan sonra Yonatana gitti. Ona, ‹‹Ne yaptım? Suçum ne?›› diye sordu, ‹‹Babana karşı ne günah işledim ki, beni öldürmek istiyor?››

20:2 Yonatan, ‹‹Bu senden uzak olsun, ölmeyeceksin!›› diye yanıtladı, ‹‹Babam bana bildirmeden ister büyük, ister küçük olsun hiçbir iş yapmaz. Neden bunu benden gizlesin? Olmaz öyle şey!››

20:3 Ancak Davut ant içerek, ‹‹Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor›› diye yanıtladı, ‹‹ ‹Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür› diye düşünmüştür. RABbin ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var.››

20:4 Yonatan Davuta, ‹‹Ne dilersen dile, senin için yaparım›› diye karşılık verdi.

20:5 Davut Yonatana, ‹‹Bak, yarın Yeni Ay Töreni›› dedi, ‹‹Kralla birlikte yemeğe oturmam gerekir. Ama izin ver, ertesi günün akşamına dek tarlada gizleneyim.

20:6 Eğer baban yokluğumu sezerse ona, ‹Davut aceleyle kendi kenti Beytleheme gitmek için benden ısrarla izin istedi; orada bütün ailenin yıllık kurban töreni var› dersin.

20:7 Baban, ‹İyi› derse, kulun güvenlikte demektir. Ama öfkelenirse, bil ki, bana kötülük yapmaya karar vermiştir.

20:8 Sana gelince, bana yardım et; çünkü RABbin önünde benimle antlaşma yaptın. Suçluysam, beni sen öldür! Neden beni babana teslim edesin?››

20:9 Yonatan, ‹‹Olmaz öyle şey!›› diye yanıtladı, ‹‹Babamın sana kötülük yapmaya karar verdiğini bilsem, sana söylemez miydim?››

20:10 Davut, ‹‹Baban sana sert bir karşılık verirse, kim bana bildirecek?›› diye sordu.

20:11 Yonatan, ‹‹Gel, tarlaya gidelim›› dedi. Böylece ikisi tarlaya gittiler.

20:12 Yonatan Davutla konuşmasını sürdürdü: ‹‹İsrailin Tanrısı RAB tanık olsun! Yarın ya da öbür gün bu saate kadar babamın ne düşündüğünü araştıracağım. Babamın sana karşı tutumu olumluysa, sana haber göndereceğim.

20:13 Ama babam seni öldürmeyi tasarlıyorsa, bunu sana bildirip güvenlik içinde gitmeni sağlamazsam, RAB bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın! RAB önceden babamla olduğu gibi seninle de birlikte olsun!

20:14 Ama sen yaşamım boyunca RABbin iyiliğini bana göster ki ölmeyeyim.

20:15 RAB Davutun bütün düşmanlarını yeryüzünden yok edeceği zaman bile, sen soyuma iyiliklerini sonsuza dek esirgeme.››

20:16 Böylece Yonatan Davut soyuyla bir antlaşma yaptı ve, ‹‹RAB Davutun düşmanlarını cezalandırsın›› dedi.

20:17 Davuta beslediği sevgiden ötürü Yonatan ona bir daha ant içirtti. Çünkü onu canı kadar seviyordu.

20:18 Yonatan Davuta, ‹‹Yarın Yeni Ay Töreni›› dedi, ‹‹Yerin boş kalacağından, yokluğun anlaşılacak.

20:19 Öbür gün, geçen sefer gizlendiğin yere çabucak git. Ezel Taşının yanında bekle.

20:20 Ben hedefe atar gibi taşın bir yanına üç ok atacağım.

20:21 Sonra hizmetkârımı gönderip, ‹Git okları bul› diye buyruk vereceğim. Eğer özellikle ona, ‹Bak, oklar senin bu yanında, onları alıp buraya getir› dersem, gel. Yaşayan RABbin adıyla derim ki, güvenliktesin, tehlike yok.

20:22 Ama hizmetkâra, ‹Bak, oklar ötende› dersem, git; çünkü RAB seni uzaklaştırmıştır.

20:23 Birbirimizle yaptığımız antlaşmaya gelince, RAB sonsuza dek seninle benim aramda tanık olsun.››

20:24 Böylece Davut tarlada gizlendi. Yeni Ay Töreni başlayınca, Kral Saul gelip yemeğe oturdu.

20:25 Her zamanki gibi duvarın yanındaki yerine oturmuştu. Yonatan karşısında, Avner de yanında yerlerini aldılar. Davutun yeriyse boş kaldı.

20:26 Ama Saul o gün bir şey söylemedi. ‹‹Davutun başına birşey gelmiş olmalı. Dinsel açıdan kirli olsa gerek, evet dinsel açıdan temiz değildir›› diye düşündü.

20:27 Ertesi gün, ayın ikinci günü, Davutun yeri yine boştu. Bunun üzerine Saul, oğlu Yonatana, ‹‹İşayın oğlu neden dün de, bugün de yemeğe gelmedi?›› diye sordu. kalktı››.

20:28 Yonatan, ‹‹Davut Beytleheme gitmek için benden ısrarla izin istedi›› diye karşılık verdi,

20:29 ‹‹ ‹Lütfen izin ver. Çünkü ailemizin kentte bir kurbanı var, ağabeyim orada bulunmamı buyurdu. Gözünde lütuf bulduysam gidip kardeşlerimi göreyim› dedi. İşte bu yüzden kralın sofrasına gelemedi.››

20:30 Saul Yonatana öfkelenerek, ‹‹Seni sapık ve dikbaşlı kadının oğlu!›› diye bağırdı, ‹‹İşayın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici.

20:31 Çünkü İşayın oğlu yeryüzünde yaşadıkça ne sen güvenlikte olabilirsin, ne de krallığın. Şimdi adam gönder, onu bana getir. O ölmeli!››

20:32 Yonatan babası Saula, ‹‹Neden ölmeli? Ne yaptı ki?›› diye karşılık verdi.

20:33 Ama Saul Yonatanı öldürmek amacıyla mızrağını ona fırlattı. Böylece Yonatan babasının Davutu öldürmeye kararlı olduğunu anladı.

20:34 Büyük bir öfkeyle sofradan kalktı ve ayın ikinci günü hiç yemek yemedi. Babasının Davutu böyle aşağılamasına üzüldü.

20:35 Sabahleyin Yonatan Davutla buluşmak üzere tarlaya gitti. Yanına bir uşak almıştı.

20:36 Uşağa, ‹‹Haydi koş, atacağım okları bul›› dedi. Uşak koşarken, Yonatan onun ötesine bir ok attı.

20:37 Uşak Yonatanın attığı okun düştüğü yere varınca, Yonatan, ‹‹Ok ötende!›› diye seslendi,

20:38 ‹‹Çabuk ol! Koş, yerinde durma!›› Yonatanın uşağı oku alıp efendisine getirdi.

20:39 Olup bitenden habersizdi. Olanları yalnız Yonatanla Davut biliyordu.

20:40 Yonatan, silahlarını yanındaki uşağa vererek, ‹‹Al bunları kente götür›› dedi.

20:41 Uşak gider gitmez, Davut taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üç kez eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı.

20:42 Yonatan, ‹‹Esenlikle yoluna git›› dedi, ‹‹İkimiz RAB'bin adıyla ant içmiştik. RAB seninle benim aramda ve soylarımız arasında sonsuza dek tanık olsun.›› Bundan sonra Davut yoluna gitti. Yonatan da kente döndü.

21:1 Davut Nov Kentine, Kâhin Ahimelekin yanına gitti. Ahimelek titreyerek Davutu karşılamaya çıktı. ‹‹Neden yalnızsın? Neden yanında kimse yok?›› diye sordu.

21:2 Davut şöyle yanıtladı: ‹‹Kral bana bir görev verdi. ‹Sana verdiğim görevden ve buyruklardan kimsenin haberi olmasın› dedi. Adamlarıma gelince, belli bir yere gitmelerini söyledim.

21:3 Şu an elinde ne var? Bana beş somun ekmek ya da başka ne varsa ver.››

21:4 Kâhin, ‹‹Taze ekmeğim yok›› diye karşılık verdi, ‹‹Ama adamların kadından uzak kaldılarsa kutsanmış ekmek var.››

21:5 Davut, ‹‹Yola çıktığımızdan her zaman olduğu gibi, kadından uzak kaldık›› dedi, ‹‹Sıradan bir yolculuğa çıktığımızda bile adamlarım kendilerini temiz tutarlar; özellikle bugün ne kadar daha çok temiz olacaklar.››

21:6 Bunun üzerine kâhin ona kutsanmış ekmek verdi; çünkü orada huzura konan ekmekten başka ekmek yoktu. Bu ekmek RABbin huzurundan alındığı gün yerine sıcak ekmek konurdu. huzuruna konan ekmek diye de bilinir.

21:7 O gün Saulun görevlilerinden Edomlu Doek adındaki baş çoban RABbin önünde dinsel görevini yerine getirmek üzere orada bulunuyordu.

21:8 Davut Ahimeleke, ‹‹Yanında mızrak ya da kılıç yok mu?›› diye sordu, ‹‹Kralın işi acele olduğundan, yanıma ne kılıcımı aldım, ne de başka bir silah.›› ‹‹Alıkonulmuş››.

21:9 Kâhin, ‹‹Ela Vadisinde öldürdüğün Filistli Golyatın kılıcı var›› diye karşılık verdi, ‹‹Efodun arkasında beze sarılı duruyor. Burada başka silah yok. İstersen onu alabilirsin.›› Davut, ‹‹Onun gibisi yoktur, onu bana ver›› dedi.

21:10 Sauldan kaçan Davut o gün Gat Kralı Akişe gitti.

21:11 Akişin görevlileri, ‹‹Bu İsrail Kralı Davut değil mi?›› dediler, ‹‹Çalıp oynarken, ‹Saul binlercesini öldürdü, Davutsa on binlercesini›

21:12 Bu sözler Davutu derin derin düşündürdü. Gat Kralı Akişten çok korkan Davut, onların önünde tutumunu değiştirerek deli gibi davrandı. Kentin kapılarını tırmaladı, salyasını sakalına akıttı.

21:14 Akiş görevlilerine, ‹‹Şu adama bakın!›› dedi, ‹‹Delinin biri! Onu neden bana getirdiniz?

21:15 Bizde deliler eksik mi ki, önümde delilik yapsın diye bu adamı getirdiniz? Bu adamın sarayıma girmesi şart mı?››

22:1 Davut Gattan ayrılıp Adullam Mağarasına kaçtı. Bunu duyan kardeşleri ve ailesinin öteki bireyleri yanına gittiler.

22:2 Sıkıntısı, borcu, hoşnutsuzluğu olan herkes Davutun çevresinde toplandı. Davut sayısı dört yüze varan bu adamlara önderlik yaptı.

22:3 Davut oradan Moavdaki Mispa Kentine gitti. Moav Kralından, ‹‹Tanrının bana ne yapacağı belli oluncaya dek annemle babamın gelip yanınızda kalmasına izin verir misin?›› diye bir istekte bulundu.

22:4 Böylece Davut annesiyle babasını Moav Kralının yanına bıraktı. Davut sığınakta kaldığı sürece onlar da Moav Kralının yanında kaldılar.

22:5 Ne var ki, Peygamber Gad Davuta, ‹‹Sığınakta kalma. Yahuda ülkesine git›› dedi. Bunun üzerine Davut oradan ayrılıp Heret Ormanına gitti.

22:6 Bu sırada Saul Davutla yanındakilerin nerede olduklarını öğrendi. Saul elinde mızrağıyla Givada bir tepedeki ılgın ağacının altında oturuyordu. Askerleri de çevresinde duruyordu.

22:7 Saul onlara şöyle dedi: ‹‹Ey Benyaminliler, şimdi dinleyin! İşayın oğlu her birinize tarlalar, bağlar mı verecek? Her birinizi binbaşı, yüzbaşı mı yapacak?

22:8 Hepiniz bana karşı düzen kurdunuz. Çünkü oğlum İşayın oğluyla antlaşma yaptığında bana haber veren olmadı. İçinizden bana acıyan tek kişi çıkmadı. Bugün olduğu gibi, bana pusu kurması için oğlumun kulum Davutu kışkırttığını bana bildiren olmadı.››

22:9 Bunun üzerine Saulun askerlerinin yanında duran Edomlu Doek, ‹‹İşay oğlu Davutun Nov Kentine, Ahituv oğlu Kâhin Ahimelekin yanına geldiğini gördüm›› dedi,

22:10 ‹‹Ahimelek Davut için RABbe danıştı. Ona hem yiyecek sağladı, hem de Filistli Golyatın kılıcını verdi.››

22:11 Kral Saul, Ahituv oğlu Kâhin Ahimeleki ve babasının ailesinden Novda yaşayan bütün kâhinleri çağırmak için ulaklar gönderdi. Hepsi kralın yanına geldi.

22:12 Saul Ahimeleke, ‹‹Ey Ahituv oğlu, beni dinle!›› dedi. Ahimelek, ‹‹Buyur, efendim›› diye yanıtladı.

22:13 Saul, ‹‹Neden sen ve İşay oğlu bana karşı düzen kurdunuz?›› dedi, ‹‹Çünkü ona ekmek, kılıç verdin ve onun için Tanrıya danıştın. O da bana karşı ayaklandı ve bugün yaptığı gibi pusu kurdu.››

22:14 Ahimelek, ‹‹Bütün görevlilerin arasında Davut kadar sana bağlı biri var mı?›› diye karşılık verdi, ‹‹Davut senin damadın, muhafız birliği komutanın ve ailende saygın biridir.

22:15 Ben Davut için Tanrıya danışmaya o gün mü başladım? Kesinlikle hayır! Kral ben kulunu ve babasının ailesini suçlamasın. Çünkü kulun bu konuda hiçbir şey bilmiyor.››

22:16 Ama Saul, ‹‹Ey Ahimelek, sen de bütün ailen de kesinlikle öleceksiniz›› dedi.

22:17 Sonra yanında duran nöbetçi askerlere, ‹‹Gidin ve Davutu destekleyen RABbin kâhinlerini öldürün!›› dedi, ‹‹Çünkü onun kaçtığını bildikleri halde bana haber vermediler.›› Ne var ki, kralın görevlileri el kaldırıp RABbin kâhinlerini öldürmek istemediler.

22:18 Bunun üzerine kral, Doeke, ‹‹Sen git, kâhinleri öldür›› diye buyurdu. Edomlu Doek de gidip kâhinleri öldürdü. O gün Doek keten efod giymiş seksen beş kişi öldürdü.

22:19 Kadın erkek, çoluk çocuk demeden kâhinler kenti Novun halkını kılıçtan geçirdi. Sığırları, eşekleri, koyunları da öldürdü.

22:20 Yalnız Ahituv oğlu Kâhin Ahimelekin oğullarından Aviyatar adında biri kurtulup Davuta kaçtı.

22:21 Aviyatar Saulun RABbin kâhinlerini öldürttüğünü Davuta söyledi.

22:22 Davut Aviyatara, ‹‹O gün orada bulunan Edomlu Doekin olup biteni Saula bildireceğini anlamıştım zaten›› dedi, ‹‹Babanın bütün aile bireylerinin ölümüne ben neden oldum.

22:23 Yanımda kal ve korkma! Seni öldürmek isteyen beni de öldürmek istiyor. Yanımda güvenlikte olursun.››

23:1 Davuta, ‹‹Filistliler Keila Kentine saldırıp harmanları yağmalıyorlar›› diye haber verdiler.

23:2 Davut RABbe, ‹‹Gidip şu Filistlilere saldırayım mı?›› diye danıştı. RAB, ‹‹Git, Filistlilere saldır ve Keila Kentini kurtar›› diye yanıtladı.

23:3 Ama adamları Davuta, ‹‹Bak, biz burada Yahudadayken korkuyoruz›› dediler, ‹‹Keilaya Filist ordusuna karşı savaşmaya gidersek büsbütün korkarız.››

23:4 Bunun üzerine Davut RABbe bir kez daha danıştı. RAB ona yine, ‹‹Kalk, Keilaya git! Çünkü Filistlileri senin eline ben teslim edeceğim›› dedi.

23:5 Böylece Davutla adamları Keilaya gidip Filistlilere karşı savaştılar. Davut onların hayvanlarını ele geçirdi. Filistlileri ağır bir yenilgiye uğratarak Keila halkını kurtardı.

23:6 Ahimelekin oğlu Aviyatar kaçıp Keilada bulunan Davuta gittiğinde, efodu da birlikte götürmüştü.

23:7 Saul, Davutun Keila Kentine gittiğini duyunca, ‹‹Tanrı Davutu elime teslim etti›› dedi, ‹‹Davut sürgülü kapıları olan bir kente girmekle kendini hapsetmiş oldu.››

23:8 Böylece Saul, Keilaya yürüyüp Davutla adamlarını kuşatmak amacıyla bütün halkı savaşa çağırdı.

23:9 Davut, Saulun kendisine bir düzen kurduğunu duyunca, Kâhin Aviyatara, ‹‹Efodu getir›› dedi.

23:10 Sonra şöyle yakardı: ‹‹Ey İsrailin Tanrısı RAB! Ben kulun yüzünden Saulun gelip Keilayı yıkmayı tasarladığına dair kesin haber aldım.

23:11 Keila halkı beni onun eline teslim eder mi? Kulunun duymuş olduğu gibi Saul gelecek mi? Ey İsrailin Tanrısı RAB, yalvarırım, kuluna bildir!›› RAB, ‹‹Saul gelecek›› yanıtını verdi.

23:12 Davut RABbe, ‹‹Keila halkı beni ve adamlarımı Saulun eline teslim edecek mi?›› diye sordu. RAB, ‹‹Teslim edecek›› dedi.

23:13 Bunun üzerine Davut ile yanındaki altı yüz kadar kişi Keiladan ayrılıp oradan oraya yer değiştirmeye başladılar. Davutun Keiladan kaçtığını öğrenen Saul oraya gitmekten vazgeçti.

23:14 Davut kırsal bölgedeki sığınaklarda ve Zif Çölünün dağlık kesiminde kaldı. Saul her gün Davutu aradığı halde, Tanrı onu Saulun eline teslim etmedi.

23:15 Davut Zif Çölünde, Horeşteyken, Saulun kendisini öldürmek için yola çıktığını öğrendi.

23:16 Bu arada Saul oğlu Yonatan kalkıp Horeşe, Davutun yanına gitti ve onu Tanrının adıyla yüreklendirdi.

23:17 ‹‹Korkma!›› dedi, ‹‹Babam Saul sana dokunmayacak. Sen İsrail Kralı olacaksın, ben de senin yardımcın olacağım. Babam Saul da bunu biliyor.››

23:18 İkisi de RABbin önünde aralarındaki antlaşmayı yenilediler. Sonra Yonatan evine döndü, Davut ise Horeşte kaldı.

23:19 Zifliler Givaya gidip Saula, ‹‹Davut aramızda›› dediler, ‹‹Yeşimonun güneyinde, Hakila Tepesindeki Horeş sığınaklarında gizleniyor.

23:20 Ey kral, ne zaman gelmek istersen gel! Davutu kralın eline teslim etmeyi ise bize bırak.››

23:21 Saul, ‹‹RAB sizi kutsasın! Bana acıdınız›› dedi,

23:22 ‹‹Gidin ve bir daha araştırın; Davutun genellikle nerelerde gizlendiğini, orada onu kimin gördüğünü iyice öğrenin. Çünkü onun çok kurnaz olduğunu söylüyorlar.

23:23 Gizlendiği yerlerin hepsini öğrenip bana kesin bir haber getirin. O zaman ben de sizinle gelirim. Eğer Davut o bölgedeyse, bütün Yahuda boyları içinde onu arayıp bulacağım.››

23:24 Böylece Zifliler kalkıp Sauldan önce Zife gittiler. O sırada Davutla adamları Yeşimonun güneyindeki Aravada, Maon Çölündeydiler.

23:25 Saul ile adamlarının kendisini aramaya geldiklerini öğrenince Davut aşağıya inip Maon Çölündeki kayalığa sığındı. Saul bunu duyunca Davutun ardından Maon Çölüne gitti.

23:26 Saul dağın bir yanından, Davutla adamları ise öbür yanından ilerliyordu. Davut Sauldan kaçıp kurtulmaya çalışıyordu. Saulla askerleri Davutla adamlarını yakalamak üzere yaklaşırken,

23:27 bir ulak gelip Saula şöyle dedi: ‹‹Çabuk gel! Filistliler ülkeye saldırıyor.››

23:28 Bunun üzerine Saul Davutu kovalamayı bırakıp Filistlilerle savaşmaya gitti. Bu yüzden oraya Sela-Hammahlekot adı verildi.

23:29 Davut oradan ayrılıp Eyn-Gedi bölgesindeki sığınaklara gizlendi.

24:1 Saul Filistlileri kovalamaktan dönünce, Davutun Eyn-Gedi Çölünde olduğu haberini aldı.

24:2 Saul da Davutla adamlarını Dağ Keçisi Kayalığı dolaylarında arayıp bulmak için, bütün İsrailden üç bin seçme asker alıp yola çıktı.

24:3 Yolda koyun ağıllarına rastladı. Yakında bir de mağara vardı. Saul ihtiyacını gidermek için mağaraya girdi. Davutla adamları mağaranın en iç bölümünde kalıyorlardı.

24:4 Adamları, Davuta, ‹‹İşte RABbin sana, ‹Dilediğini yapabilmen için düşmanını eline teslim edeceğim› dediği gün bugündür›› dediler. Davut kalkıp Saulun cüppesinin eteğinden gizlice bir parça kesti.

24:5 Ama sonradan Saulun eteğinden bir parça kestiği için kendini suçlu buldu.

24:6 Adamlarına, ‹‹Efendime, RABbin meshettiği kişiye karşı böyle bir şey yapmaktan, el kaldırmaktan RAB beni uzak tutsun›› dedi, ‹‹Çünkü o RABbin meshettiği kişidir.››

24:7 Davut bu sözlerle adamlarını engelledi ve Saula saldırmalarına izin vermedi. Saul mağaradan çıkıp yoluna koyuldu.

24:8 O zaman Davut da mağaradan çıktı. Saula, ‹‹Efendim kral!›› diye seslendi. Saul arkasına bakınca, Davut eğilip yüzüstü yere kapandı.

24:9 ‹‹ ‹Davut sana kötülük yapmak istiyor› diyenlerin sözlerini neden önemsiyorsun?›› dedi,

24:10 ‹‹Bugün RABbin mağarada seni elime nasıl teslim ettiğini gözünle görüyorsun. Bazıları seni öldürmemi istedi. Ama ben seni esirgeyip, ‹Efendime el kaldırmayacağım, çünkü o RABbin meshettiği kişidir› dedim.

24:11 Ey baba, cüppenin eteğinden kesilmiş, elimdeki şu parçaya bak; evet, bak! Cüppenden bir parça kestim, ama seni öldürmedim. Bundan ötürü içimde kötülük ve başkaldırma düşüncesi olmadığını iyice bilesin. Sana kötülük yapmadığım halde sen beni öldürmeye çalışıyorsun.

24:12 RAB aramızda yargıç olsun ve benim öcümü senden O alsın. Ama ben elimi sana karşı kaldırmayacağım.

24:13 Eskilerin şu, ‹Kötülük kötü kişilerden gelir› deyişi uyarınca elim sana karşı kalkmayacaktır.

24:14 İsrail Kralı kime karşı çıkmış? Sen kimi kovalıyorsun? Ölü bir köpek mi? Bir pire mi?

24:15 RAB yargıç olsun ve hangimizin haklı olduğuna O karar versin. RAB davama baksın ve beni savunup senin elinden kurtarsın.››

24:16 Davut söylediklerini bitirince, Saul, ‹‹Davut oğlum, bu senin sesin mi?›› diye sordu ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

24:17 Sonra, ‹‹Sen benden daha doğru bir adamsın›› dedi, ‹‹Sana kötülük yaptığım halde sen bana iyilikle karşılık verdin.

24:18 Bugün bana iyi davrandığını kanıtladın: RAB beni eline teslim ettiği halde beni öldürmedin.

24:19 Düşmanını yakalayan biri onu güvenlik içinde salıverir mi? Bugün bana yaptığın iyiliğe karşılık RAB de seni iyilikle ödüllendirsin.

24:20 Şimdi anladım ki, sen gerçekten kral olacaksın ve İsrail Krallığı senin egemenliğin altında sürecek.

24:21 Benden sonra soyumu ortadan kaldırmayacağına, babamın ailesinden adımı silmeyeceğine dair RABbin önünde ant iç.››

24:22 Davut Saul'un istediği gibi ant içti. Sonra Saul evine döndü. Davut'la adamları da sığınağa gittiler.

25:1 Bu sırada Samuel öldü. Bütün İsrailliler toplanıp onun için yas tuttular. Onu Ramadaki evine gömdüler. Bundan sonra Davut Maon Çölüne gitti.

25:2 Maonda çok varlıklı bir adam vardı; işi Karmeldeydi. Üç bin koyunu, bin keçisi vardı. O sırada Karmelde koyunlarını kırkmaktaydı.

25:3 Adamın adı Naval, karısının adı da Avigayildi. Kadın sağgörülü ve güzeldi. Ama Kalev soyundan gelen kocası kaba, kötü huylu biriydi.

25:4 Davut kırdayken, Navalın koyunlarını kırktığını duydu.

25:5 On uşağı şu buyrukla ona gönderdi: ‹‹Karmelde Navalın yanına gidin. Benden ona selam söyleyip

25:6 şöyle deyin: ‹Ömrün uzun olsun! Sana, ailene ve sana bağlı olan herkese esenlik olsun!

25:7 Şimdi koyunların kırkma zamanı olduğunu duydum. Çobanların bizimle birlikteyken, onları incitmedik. Karmelde kaldıkları sürece hiçbir kayıpları olmadı.

25:8 Uşaklarına sor, sana söyleyecekler. Bunun için adamlarıma yakınlık göster. Çünkü sana şenlik zamanında geldik. Lütfen kullarına ve oğlun Davuta elinden geleni ver.› ››

25:9 Davutun adamları varıp Davut adına bu sözleri Navala ilettiler ve beklemeye başladılar.

25:10 Ne var ki, Naval Davutun adamlarına şu karşılığı verdi: ‹‹Bu Davut da kim? İşayın oğlu da kim oluyor? Bu günlerde birçok köle efendilerini bırakıp kaçıyor.

25:11 Ekmeğimi, suyumu, kırkıcılarım için kestiğim hayvanların etini alıp nereden geldiklerini bilmediğim kişilere mi vereyim?››

25:12 Davutun adamları geldikleri yoldan döndüler ve Navalın bütün söylediklerini Davuta bildirdiler.

25:13 Davut adamlarına, ‹‹Herkes kılıcını kuşansın!›› diye buyruk verdi. Davut da, adamları da kılıçlarını kuşandılar. Yaklaşık dört yüz adam Davutla birlikte gitti; iki yüz kişi de erzağın yanında kaldı.

25:14 Navalın uşaklarından biri, Navalın karısı Avigayile, ‹‹Davut efendimiz Navala esenlik dilemek için kırdan ulaklar gönderdi›› dedi, ‹‹Ama Naval onları tersledi.

25:15 Oysa adamlar bize çok iyi davrandılar. Bizi incitmediler. Kırda onlarla birlikte kaldığımız sürece hiçbir şeyimiz kaybolmadı.

25:16 Koyunlarımızı güderken, yanlarında kaldığımız sürece gece gündüz bizi korudular.

25:17 Şimdi ne yapman gerektiğini iyi düşün. Çünkü efendimize ve bütün ailesine kötülük yapmayı tasarlıyorlar. Üstelik efendimiz o kadar kötü ki, kimse ona bir şey söyleyemiyor.››

25:18 Bunun üzerine Avigayil, hiç zaman yitirmeden, iki yüz ekmek, iki tulum şarap, hazırlanmış beş koyun, beş sea kavrulmuş buğdayfö, yüz salkım kuru üzüm ve iki yüz parça incir pestili alıp eşeklere yükledi.

25:19 Sonra uşaklarına, ‹‹Önümden gidin, ben arkanızdan geliyorum›› dedi. Kocası Navala hiçbir şey söylemedi.

25:20 Avigayil eşeğe binmiş, dağın öbür yolundan inerken, Davutla adamları da ona doğru ilerliyorlardı. Avigayil onlarla karşılaştı.

25:21 Davut, ‹‹Bu adamın kırdaki malını doğrusu boş yere korudum›› demişti, ‹‹Onun mallarından hiçbir şey eksilmedi. Öyleyken bana iyilik yapacağına kötülükle karşılık verdi.

25:22 Eğer sabaha dek adamlarından tek birini bile sağ bırakırsam, Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!›› düşmanlarına››.

25:23 Avigayil Davutu görünce hemen eşekten indi; Davutun önünde eğilip yüzüstü yere kapandı.

25:24 Onun ayaklarına kapanarak şöyle yalvardı: ‹‹Efendim, suçu ben, yalnız ben üstüme alıyorum. İzin ver, ben kölen seninle konuşsun, onun söyleyeceklerini dinle.

25:25 Yalvarırım, efendim, o kötü adam Navala aldırma. Çünkü kişiliği tıpkı adı gibidir. Adı akılsız anlamına gelir; kendisi de akılsızın biridir. Ben kulun, efendim Davutun gönderdiği ulakları görmedim.

25:26 ‹‹Ama şimdi, ey efendim, RAB senin kan dökmene ve kendi elinle öç almana engel oldu. Yaşayan RABbin adı ve senin yaşamın hakkı için yalvarırım, düşmanların ve efendime kötülük tasarlayanların tümü Naval gibi olsun.

25:27 Ben kölenin efendime getirdiği bu armağan, seni izleyen adamlarına verilsin.

25:28 Lütfen kölenin suçunu bağışla. RAB kesinlikle efendimin soyunu sürdürecektir; çünkü efendim RABbin savaşlarını sürdürüyor. Yaşadığın sürece sende hiçbir haksızlık bulunmasın.

25:29 Biri kalkıp seni öldürmek amacıyla ardına düşerse, yaşamını Tanrın RAB güven altında tutacaktır; düşmanlarını sapanla taş atar gibi fırlatıp atacaktır.

25:30 RAB, efendime söz verdiği bütün iyilikleri yerine getirip onu İsraile önder atadığında,

25:31 kendi öcünü almak uğruna boş yere kan dökmediğin için pişmanlık ve üzüntü duymayacaksın. RAB efendimi başarıya ulaştırdığında köleni anımsa.››

25:32 Davut, ‹‹Bugün seni karşıma çıkaran İsrailin Tanrısı RABbe övgüler olsun!›› diye karşılık verdi,

25:33 ‹‹Anlayışını kutlarım! Bugün kan dökmemi ve öcümü elimle almamı engellediğin için seni kutlarım.

25:34 Doğrusu sana kötülük etmemi önleyen İsrailin Tanrısı yaşayan RABbin adıyla derim ki, beni karşılamak için hemen gelmemiş olsaydın, gün doğuncaya dek Navalın adamlarından hiçbiri sağ kalmayacaktı.››

25:35 Avigayilin kendisine getirdiklerini kabul eden Davut, ‹‹Esenlikle evine dön. Sözlerine kulak verip dileğini kabul ettim›› dedi.

25:36 Avigayil Navalın yanına döndü. Naval evinde krallara yaraşır bir şölen düzenlemişti. Çok sarhoş olduğundan neşeliydi. Bu yüzden Avigayil sabaha dek ona bir şey söylemedi.

25:37 Ama ertesi sabah Naval ayılınca karısı ona olup bitenleri anlattı. İşte o an Navalın kalbi sıkıştı ve felç oldu.

25:38 Yaklaşık on gün sonra da RAB Navalı cezalandırıp öldürdü.

25:39 Davut, Navalın öldüğünü duyunca, ‹‹Beni küçümseyen Navala karşı davama bakan, kulunu kötülük etmekten alıkoyan RABbe övgüler olsun!›› dedi, ‹‹RAB Navalın kötülüğünü onun başına döndürdü.›› Sonra Davut Avigayile evlenme teklifinde bulunmak için ulaklar gönderdi.

25:40 Davutun ulakları Karmele, Avigayilin yanına varıp, ‹‹Davut sana evlenme teklifinde bulunmak için bizi gönderdi›› dediler.

25:41 Avigayil yüzüstü yere kapanarak, ‹‹Ben kölen sana hizmet etmeye ve efendimin ulaklarının ayaklarını yıkamaya hazırım›› diye yanıtladı.

25:42 Hemen kalkıp eşeğe bindi. Yanına beş hizmetçisini alıp Davutun ulaklarını izleyerek yola koyuldu. Sonra Davutun karısı oldu.

25:43 Davut Yizreelli Ahinoamı da eş olarak almıştı. Böylece ikisi de onun karısı oldular.

25:44 Bu arada Saul, Davut'un karısı olan kızı Mikal'ı Gallimli Layiş oğlu Palti'ye vermişti.

26:1 Zifliler Givaya, Saulun yanına gidip, ‹‹Davut Yeşimona bakan Hakila Tepesinde gizleniyor›› dediler.

26:2 Bunun üzerine Saul üç bin seçme İsrailli askerle Zif Çölünde Davutu aramaya çıktı.

26:3 Yeşimona bakan Hakila Tepesinde, yol kenarında ordugah kurdu. Kırda bulunan Davut, Saulun peşine düştüğünü anlayınca,

26:4 gözcü gönderdi. Böylece Saulun oraya geldiğini saptadı.

26:5 Bunun üzerine Davut, Saulun ordugah kurduğu yere gitti ve Saulla ordusunun başkomutanı Ner oğlu Avnerin nerede yattıklarını gördü. Saul ordugahın ortasında, askerler de çevresinde yatıyorlardı.

26:6 O zaman Davut, Hititli Ahimelek ile Yoavın kardeşi, Seruya oğlu Avişaya, ‹‹Kim benimle ordugaha, Saulun yanına gelecek?›› diye sordu. Avişay, ‹‹Ben seninle geleceğim›› diye karşılık verdi.

26:7 Davutla Avişay o gece ordugaha girdiler. Saul, mızrağı başucunda yere saplanmış, ordugahın ortasında uyuyordu. Avnerle askerler de çevresinde uyuyorlardı.

26:8 Avişay Davuta, ‹‹Bugün Tanrı düşmanını senin eline teslim etti›› dedi, ‹‹Şimdi bırak da, onu kendi mızrağıyla bir atışta yere çakayım. İkinci kez vurmama gerek kalmayacak.››

26:9 Ne var ki Davut, ‹‹Onu öldürme!›› dedi, ‹‹RABbin meshettiği kişiye kim el uzatırsa, suçlu çıkar.

26:10 Yaşayan RABbin adıyla derim ki, RAB kendisi onu öldürecektir; ya günü gelince ölecek, ya da savaşta vurulup yok olacak.

26:11 Ama RABbin meshettiği kişiye el uzatmaktan RAB beni uzak tutsun! Haydi, Saulun başucundaki mızrakla su matarasını al da gidelim.››

26:12 Böylece Davut Saulun başucundan mızrağını ve su matarasını aldı. Sonra oradan uzaklaştılar. Onları gören olmadı. Kimse olup bitenin farkına varmadı, uyanan da olmadı. Hepsi uyuyorlardı, çünkü RAB onlara derin bir uyku vermişti.

26:13 Davut karşı yakaya geçip tepenin üstünde, onlardan uzak bir yerde durdu. Aralarında epeyce mesafe vardı.

26:14 Davut askerlere ve Ner oğlu Avnere, ‹‹Ey Avner, bana yanıt vermeyecek misin?›› diye seslendi. Avner, ‹‹Sen kimsin ki krala sesleniyorsun?›› diye karşılık verdi.

26:15 Davut, ‹‹Sen yiğit biri değil misin?›› dedi, ‹‹İsrailde senin gibisi var mı? Öyleyse neden efendin kralı korumadın? Çünkü biri onu öldürmek için ordugaha girdi.

26:16 Görevini iyi yapmadın. Yaşayan RABbin adıyla derim ki, hepiniz ölümü hak ettiniz; çünkü efendinizi, RABbin meshettiği kişiyi korumadınız. Bak bakalım, kralın başucundaki mızrağıyla su matarası nerede?››

26:17 Davutun sesini tanıyan Saul, ‹‹Davut, oğlum, bu senin sesin mi?›› diye sordu. Davut, ‹‹Evet, efendim kral, benim sesim›› diye karşılık verdi,

26:18 ‹‹Efendim, ben kulunu neden kovalıyorsun? Ne yaptım? Ne suç işledim?

26:19 Lütfen, efendim kral, kulunun sözlerine kulak ver. Eğer seni bana karşı kışkırtan RAB ise, bir sunu Onu yatıştırır. Ama bunu yapan insanlarsa, RABbin önünde lanetli olsunlar! Çünkü, ‹Git, başka ilahlara kulluk et› diyerek, RABbin mirasından bana düşen paydan bugün beni uzaklaştırdılar.

26:20 Ne olur, kanım RABden uzak topraklara dökülmesin. İsrail Kralı, dağlarda keklik avlayan avcı gibi, bir pireyi avlamaya çıkmış!››

26:21 Bunun üzerine Saul, ‹‹Günah işledim›› diye karşılık verdi, ‹‹Davut, oğlum, geri dön. Bugün yaşamıma değer verdiğin için sana bir daha kötülük yapmayacağım. Gerçekten akılsızca davrandım, çok büyük yanlışlık yaptım.››

26:22 Davut, ‹‹İşte kralın mızrağı!›› dedi, ‹‹Adamlarından biri gelip alsın.

26:23 RAB herkesi doğruluğuna ve bağlılığına göre ödüllendirir. Bugün RAB seni elime teslim ettiği halde, ben RABbin meshettiği kişiye elimi uzatmak istemedim.

26:24 Bugün ben senin yaşamına nasıl değer verdiysem, RAB de benim yaşamıma öyle değer versin ve beni her sıkıntıdan kurtarsın.››

26:25 Saul, ‹‹Davut, oğlum, RAB seni kutsasın!›› dedi, ‹‹Sen kesinlikle büyük işler yapacak, başarılı olacaksın!›› Bundan sonra Davut yoluna koyuldu, Saul da evine döndü.

27:1 Davut, ‹‹Bir gün Saulun eliyle yok olacağım›› diye düşündü, ‹‹Benim için en iyisi hemen Filist topraklarına kaçmak. O zaman Saul İsrailin her yanında beni aramaktan vazgeçer; ben de onun elinden kurtulmuş olurum.››

27:2 Böylece Davutla yanındaki altı yüz kişi kalkıp Gat Kralı Maok oğlu Akişin tarafına geçtiler.

27:3 Aileleriyle birlikte Gatta Akişin yanına yerleştiler. İki karısı Yizreelli Ahinoamla Karmelli Navalın dul karısı Avigayil de Davutun yanındaydı.

27:4 Saul Davutun Gata kaçtığını duyunca, artık onu aramaktan vazgeçti.

27:5 Davut Akişe, ‹‹Benden hoşnut kaldıysan, çevre kentlerden birinde bana bir yer versinler de orada oturayım›› dedi, ‹‹Çünkü ben kulunun seninle birlikte kral kentinde yaşamasına gerek yok.››

27:6 Akiş o gün ona Ziklak Kentini verdi. Bundan ötürü Ziklak bugün de Yahuda krallarına aittir.

27:7 Davut Filist topraklarında bir yıl dört ay yaşadı.

27:8 Bu süre içinde Davutla adamları gidip Geşurlulara, Girizlilere ve Amaleklilere baskınlar yaptılar. Bunlar uzun zamandan beri Şura, hatta Mısıra dek uzanan topraklarda yaşıyorlardı.

27:9 Davut bir bölgeye saldırdığında kadın erkek demez, kimseyi sağ bırakmazdı; yalnız davarları, sığırları, eşekleri, develeri ve giysileri alıp Akişe dönerdi.

27:10 Akiş, ‹‹Bugün nerelere baskın düzenlediniz?›› diye sorardı. Davut da, ‹‹Yahudanın güneyine, Yerahmeellilerin ve Kenlilerin güney bölgesine saldırdık›› derdi.

27:11 Davut, kendisiyle Gata kimseyi götürmemek için kadın erkek kimseyi sağ bırakmazdı. Çünkü, ‹‹Gata gidip, ‹Davut şöyle yaptı, böyle yaptı› diyerek bize karşı bilgi aktarmasınlar›› diye düşünürdü. Davut, Filist topraklarında yaşadığı sürece bu yöntemi uyguladı.

27:12 Akiş Davut'a güven duymaya başladı. ‹‹Davut kendi halkı olan İsrailliler'in nefretine uğradı. Bundan böyle benim hizmetimde kalacak›› diye düşünüyordu.

28:1 O sırada Filistliler İsraille savaşmak için askeri birliklerini topladılar. Akiş Davuta, ‹‹Adamlarınla birlikte benim yanımda savaşacağını bilmelisin›› dedi.

28:2 Davut, ‹‹O zaman sen de kulunun neler yapabileceğini göreceksin!›› diye karşılık verdi. Akiş, ‹‹İyi!›› dedi, ‹‹Yaşadığın sürece seni kendime koruma görevlisi atayacağım.››

28:3 Samuel ölmüş, bütün İsrail halkı onun için yas tutmuştu. Onu kendi kenti Ramada gömmüşlerdi. Saul da cincilerle ruhlara danışanları ülkeden kovmuştu.

28:4 Filistliler toplanıp Şuneme gittiler ve orada ordugah kurdular. Saul da bütün İsraillileri toplayıp Gilboa Dağında ordugah kurdu.

28:5 Saul Filist ordusunu görünce korkup büyük dehşete kapıldı.

28:6 RABbe danıştıysa da, RAB ona ne düşlerle, ne Urim, ne de peygamberler aracılığıyla yanıt verdi.

28:7 Bunun üzerine Saul görevlilerine, ‹‹Bana bir cinci kadın bulun da varıp ona danışayım›› diye buyruk verdi. Görevliler, ‹‹Eyn-Dorda bir cinci kadın var›› dediler.

28:8 Böylece Saul başka giysilere bürünüp kılığını değiştirdi. Geceleyin yanına iki kişi alıp kadının yaşadığı yere gitti. Kadına, ‹‹Lütfen benim için ruhlara danış ve sana söyleyeceğim kişiyi çağır›› dedi.

28:9 Ama kadın ona şu karşılığı verdi: ‹‹Saulun neler yaptığını, cincilerle ruhlara danışanları ülkeden kovduğunu biliyorsun. Öyleyse neden beni öldürmek için tuzak kuruyorsun?››

28:10 Saul, ‹‹Yaşayan RABbin adıyla derim ki, bundan sana bir kötülük gelmeyecek›› diye ant içti.

28:11 Bunun üzerine kadın, ‹‹Sana kimi çağırayım?›› diye sordu. Saul, ‹‹Bana Samueli çağır›› dedi.

28:12 Kadın, Samueli görünce çığlık atarak, ‹‹Sen Saulsun! Neden beni kandırdın?›› dedi.

28:13 Kral ona, ‹‹Korkma!›› dedi, ‹‹Ne görüyorsun?›› Kadın, ‹‹Yerin altından çıkan bir ilah görüyorum›› diye karşılık verdi.

28:14 Saul, ‹‹Neye benziyor?›› diye sordu. Kadın, ‹‹Cüppe giymiş yaşlı bir adam yukarıya çıkıyor›› dedi. O zaman Saul onun Samuel olduğunu anladı; eğilip yüzüstü yere kapandı.

28:15 Samuel Saula, ‹‹Neden beni çağırtıp rahatsız ettin?›› dedi. Saul, ‹‹Büyük sıkıntı içindeyim›› diye yanıtladı, ‹‹Filistliler bana karşı savaşıyor ve Tanrı da beni terk etti. Artık bana ne peygamberler aracılığıyla, ne de düşlerle yanıt veriyor. Bu yüzden, ne yapmam gerektiğini bana bildirmen için seni çağırttım.››

28:16 Samuel, ‹‹RAB seni terk edip sana düşman olduğuna göre, neden bana danışıyorsun?›› dedi,

28:17 ‹‹RAB benim aracılığımla söylediğini yaptı, krallığı senden alıp soydaşın Davuta verdi.

28:18 Çünkü sen RABbin buyruğuna uymadın, Onun alevlenen öfkesini Amaleklilere uygulamadın. RAB bugün bunları bu yüzden başına getirdi.

28:19 RAB seni de, İsrail halkını da Filistlilerin eline teslim edecek. Yarın sen ve oğulların bana katılacaksınız. RAB İsrail ordusunu da Filistlilerin eline teslim edecek.››

28:20 Saul birden boylu boyunca yere düştü. Samuelin sözlerinden ötürü büyük korkuya kapıldı. Gücü de kalmamıştı; çünkü bütün gün, bütün gece yemek yememişti.

28:21 Kadın Saula yaklaştı. Onun büyük şaşkınlık içinde olduğunu görünce, ‹‹Bak, kölen sözünü dinledi›› dedi, ‹‹Canımı tehlikeye atarak benden istediğini yaptım.

28:22 Şimdi lütfen kölenin söyleyeceğini dinle. İzin ver de, önüne biraz yemek koyayım. Yoluna devam edecek gücün olması için yemek yemelisin.››

28:23 Ama Saul, ‹‹Yemem›› diyerek reddetti. Ancak hizmetkârlarıyla kadın zorlayınca, onların dediğini yaptı. Yerden kalkıp yatağın üzerine oturdu.

28:24 Kadının evinde besili bir dana vardı. Kadın onu hemen kesti. Un alıp yoğurdu ve mayasız ekmek pişirdi.

28:25 Sonra Saul'la görevlilerinin önüne koydu. Onlar da yediler. Sonra o gece kalkıp gittiler.

29:1 Filistliler bütün ordularını Afekte topladılar. İsrailliler ise Yizreeldeki pınarın yanına kurdukları ordugahta kalıyorlardı.

29:2 Filist beyleri yüzer ve biner kişilik birliklerle ilerliyordu. Davutla adamlarıysa Akişle birlikte geriden geliyorlardı.

29:3 Filistli komutanlar, ‹‹Bu İbranilerin burada ne işi var?›› diye sorunca, Akiş şu karşılığı verdi: ‹‹Bu, İsrail Kralı Saulun görevlisi Davuttur. Bir yıldan uzun süredir yanımda kalıyor. Bana geldiğinden beri kendisinde hiçbir kötülük bulamadım.››

29:4 Ama Filistli komutanlar Akişe öfkelendiler. ‹‹Adamı geri gönder, kendisine verdiğin yere dönsün›› dediler, ‹‹Bizimle birlikte savaşa gelmesin; yoksa savaş sırasında bize karşı çıkar. Efendisinin beğenisini nasıl kazanabilir? Adamlarımızın başını ona vermekten daha iyi bir yol bulabilir mi?

29:5 Çalıp oynarken, ‹Saul binlercesini öldürdü,
Davutsa on binlercesini›

29:6 Bunun üzerine Akiş, Davutu çağırıp, ‹‹Yaşayan RABbin adıyla derim ki, sen dürüst bir kişisin›› dedi, ‹‹Benimle birlikte savaşa katılmanı isterdim. Yanıma geldiğin günden bu yana ters bir davranışını görmedim. Ama Filist beyleri seni uygun görmedi.

29:7 Şimdi geri dön ve esenlikle git. Filist beylerinin gözünde ters bir davranışta bulunma.››

29:8 Davut, ‹‹Ama ben ne yaptım?›› diye sordu, ‹‹Yanına geldiğimden bu yana bende ne buldun ki, gidip efendim kralın düşmanlarına karşı savaşmayayım?››

29:9 Akiş, ‹‹Biliyorum, sen benim gözümde Tanrının bir meleği gibi iyisin›› diye yanıtladı, ‹‹Ne var ki Filistli komutanlar, ‹Bizimle savaşa gelmesin› diyorlar.

29:10 Seninle gelmiş olan efendin Saulun kullarıyla birlikte sabah erkenden kalkın ve tan ağarır ağarmaz gidin.››

29:11 Böylece Davut'la adamları Filist ülkesine dönmek üzere sabah erkenden kalktılar. Filistliler ise Yizreel'e gittiler.

30:1 Davutla adamları üçüncü gün Ziklak Kentine vardılar. Bu arada Amalekliler Negev bölgesiyle Ziklaka baskın yapmış, Ziklak Kentini yakıp yıkmışlardı.

30:2 Kimseyi öldürmemişlerdi, ama kadınlarla orada yaşayan genç, yaşlı herkesi tutsak etmişlerdi. Sonra onları da yanlarına alıp yollarına gitmişlerdi.

30:3 Davutla adamları oraya varınca kentin ateşe verildiğini, karılarının, oğullarının, kızlarının tutsak alındığını anladılar.

30:4 Güçleri tükeninceye dek hıçkıra hıçkıra ağladılar.

30:5 Davutun iki karısı, Yizreelli Ahinoam ile Karmelli Navalın dulu Avigayil de tutsak edilmişti.

30:6 Davut büyük sıkıntı içindeydi. Çünkü herkes oğulları, kızları için acı çekiyor ve, ‹‹Davutu taşlayalım›› diyordu. Ama Davut, Tanrısı RABde güç bularak,

30:7 Ahimelek oğlu Kâhin Aviyatara, ‹‹Bana efodu getir›› dedi. Aviyatar efodu getirdi.

30:8 Davut RABbe danışarak, ‹‹Bu akıncıların ardına düşersem, onlara yetişir miyim?›› diye sordu. RAB, ‹‹Artlarına düş, kesinlikle onlara yetişip tutsakları kurtaracaksın›› diye yanıtladı.

30:9 Bunun üzerine Davut yanındaki altı yüz kişiyle yola çıktı. Besor Vadisine geldiler. Vadiyi geçemeyecek kadar bitkin düşen iki yüz kişi orada kaldı. Davut dört yüz kişiyle akıncıları kovalamayı sürdürdü.

30:11 Kırda bir Mısırlı bulup Davuta getirdiler. Yiyip içmesi için ona yiyecek, içecek verdiler.

30:12 Bir parça incir pestili ile iki salkım kuru üzüm de verdiler. Adam yiyince canlandı. Üç gün üç gecedir yiyip içmemişti.

30:13 Davut ona, ‹‹Kime bağlısın? Nerelisin?›› diye sordu. Genç adam, ‹‹Mısırlıyım, bir Amaleklinin kölesiyim›› diye yanıtladı, ‹‹Üç gün önce hastalanınca, efendim beni bıraktı.

30:14 Keretlilerin güney sınırlarına, Yahuda topraklarına, Kalevin güneyine baskınlar düzenlemiş, Ziklak Kentini de ateşe vermiştik.››

30:15 Davut, ‹‹Beni bu akıncılara götürebilir misin?›› diye sordu. Mısırlı genç, ‹‹Beni öldürmeyeceğine ya da efendimin eline teslim etmeyeceğine dair Tanrının önünde ant içersen, seni akıncıların olduğu yere götürürüm›› diye karşılık verdi.

30:16 Böylece Mısırlı Davutu götürdü. Akıncılar dört bir yana dağılmışlardı. Filist ve Yahuda topraklarından topladıkları büyük yağmadan yiyip içiyor, eğlenip oynuyorlardı.

30:17 Davut ertesi gün tan vaktinden akşama dek onları öldürdü. Develere binip kaçan dört yüz genç dışında içlerinden kurtulan olmadı.

30:18 Davut Amaleklilerin ele geçirdiği her şeyi, bu arada da iki karısını kurtardı.

30:19 Gençler, yaşlılar, oğullar, kızlar, yağmalanan mallar, kısacası Amaleklilerin aldıklarından hiçbir şey eksik kalmadı. Davut tümünü geri aldı.

30:20 Bütün koyunlarla sığırları da aldı. Adamları, bunları öbür hayvanların önünden sürerek, ‹‹Bunlar Davutun yağmaladıkları›› diyorlardı.

30:21 Bundan sonra Davut, daha ileriye gidemeyecek kadar bitkin düşüp Besor Vadisinde kalan iki yüz kişinin bulunduğu yere vardı. Onlar da Davutla yanındakileri karşılamaya çıktılar. Davut yaklaşınca onlara esenlik diledi.

30:22 Ama Davutla giden adamlardan kötü ve değersiz olanların tümü, ‹‹Madem bizimle birlikte gitmediler, geri aldığımız yağmadan onlara hiçbir pay vermeyeceğiz›› dediler, ‹‹Her biri yalnız karısıyla çocuklarını alıp gitsin.››

30:23 Ama Davut, ‹‹Hayır, kardeşlerim!›› dedi, ‹‹RABbin bize verdikleri konusunda böyle davranamayız! O bizi korudu ve bize saldıran akıncıları elimize teslim etti.

30:24 Sizin bu söylediklerinizi kim kabul eder? Savaşa gidenle eşyanın yanında kalanın payı aynıdır. Her şey eşit paylaşılacak!››

30:25 O günden sonra Davut bunu İsrail için bugüne dek geçerli bir kural ve ilke haline getirdi.

30:26 Davut Ziklaka dönünce, dostları olan Yahuda ileri gelenlerine yağma mallardan göndererek, ‹‹İşte RABbin düşmanlarından yağmalanan mallardan size bir armağan›› dedi.

30:27 Sonra Beytel, Negevdeki Ramot, Yattir,

30:28 Aroer, Sifmot, Eştemoa,

30:29 Rakal, Yerahmeellilerin, Kenlilerin kentlerinde,

30:30 Horma, Bor-Aşan, Atak,

30:31 Hevron'da oturanlara ve adamlarıyla birlikte sık sık uğradığı yerlerin tümüne yağmalanan mallardan gönderdi.

31:1 Filistliler İsraillilerle savaşa tutuştu. İsrailliler Filistlilerin önünden kaçtı. Birçoğu Gilboa Dağında ölüp yere serildi.

31:2 Filistliler Saulla oğullarının ardına düştüler. Saulun oğulları Yonatanı, Avinadavı ve Malkişuayı yakalayıp öldürdüler.

31:3 Saulun çevresinde savaş kızıştı. Derken Saul Filistli okçular tarafından vuruldu ve ağır yaralandı.

31:4 Saul, silahını taşıyan adama, ‹‹Kılıcını çek de bana sapla›› dedi, ‹‹Yoksa bu sünnetsizler gelip bana kılıç saplayacak ve benimle alay edecekler.›› Ama silah taşıyıcısı büyük bir korkuya kapılarak bunu yapmak istemedi. Bunun üzerine Saul kılıcını çekip kendini üzerine attı.

31:5 Saulun öldüğünü görünce, silah taşıyıcısı da kendini kılıcının üzerine attı ve Saulla birlikte öldü.

31:6 Böylece Saul, üç oğlu, silah taşıyıcısı ve bütün adamları aynı gün öldüler.

31:7 Vadinin öbür tarafında ve Şeria Irmağının karşı yakasında oturan İsrailliler, İsrail ordusunun kaçtığını, Saulla oğullarının öldüğünü anlayınca, kentlerini terk edip kaçmaya başladılar. Filistliler gelip bu kentlere yerleştiler.

31:8 Ertesi gün Filistliler, öldürülenleri soymak için geldiklerinde, Saulla üç oğlunun Gilboa Dağında öldüğünü gördüler.

31:9 Saulun başını kesip silahlarını aldılar. Sonra bu iyi haberin putlarının tapınağında ve halk arasında duyurulması için Filist ülkesinin her yanına ulaklar gönderdiler.

31:10 Saulun silahlarını Aştoretin tapınağına koyup cesedini Beytşean Kentinin suruna çaktılar.

31:11 Yaveş-Gilat halkı Filistlilerin Saula yaptıklarını duydu.

31:12 Bütün yiğitler geceleyin yola koyularak Beytşeana gittiler. Saulla oğullarının cesetlerini Beytşean surundan indirip Yaveşe götürdüler, orada yaktılar.

31:13 Sonra kemiklerini toplayıp Yaveş'teki ılgın ağacının altına gömdüler ve yedi gün oruç tuttular.


Next: 2 Samuel